Bir askerin kaleminden devletin işlediği suçlar 2015-11-18 09:21:15 MANİSA (DİHA) - 90'lı yıllarda Kayseri Tugayı'nda askerliğini yaparken görev için gönderildikleri Cizre'de birçok olaya tanık olan Yakup Meşe, bu tanıklıklarını "Laşê bêserî-Başsız beden" isimli kitapta topladı. Meşe'nin kitabı kaleme almasının nedeni ise görüp tanık olduğu olayların herkes tarafından bilinmesini istemesi. Kürdistan'da 90'lı yıllarda yaşananlara dair yazılan kitaplara bir yenisi daha eklendi. "Laşê bêserî- Başsız beden" isimli bu kitabı kaleme alan ise o yıllarda bölgede görev yapmış bir asker. 1991 yılında Kayseri Tugayı'nda askerlik yaparken görev için gittiği Cizre'de birçok olaya tanık olan Yakup Meşe, tanık olduğu bu olayları iki gencin gözünden hikayeleştirerek anlatan Meşe, karanlık bir döneme ışık tutuyor. Kitabında Cizre'nin nasıl yakıldığını ve halkın nasıl topraklarından göç ettirildiğini anlatan Meşe'nin işlenen faili meçhul cinayetlerine dönük anlatımları o yıllarda halka yapılan zulmün delili niteliğinde Bir ülkenin yakılışına tanıklık etti Bu romanı kendisine tarihi karşı borçlu hissetmesinden dolayı kaleme aldığını dile getiren Meşe, görüp tanık olduğu olayların herkes tarafından bilinmesini istiyor. Askerlik yaptığı süre boyunca asla unutamayacağı uygulamalarla karşı karşıya kaldığını, bu uygulamalardan birinin de Cizre'de evlerin yakılması olduğunu söyleyen Meşe, Cizre'nin askeri tugay tarafından ateş verildiğini, evleri yanan insanların ise Güney Kürdistan'a göç etmeye zorlandıklarını anlattı. 'Devlet koruculara asla güvenmiyor' Kayseri Askeri Tugay'ında 3 ay acemi eğitim aldıktan sonra sırasıyla Yüksekova, Şırnak, Nusaybin ve Cizre'de görev aldığını belirten Meşe, korucuların nasıl kullanıldığını ise şu sözlerle anlattı: "Bir gün korucuların katılımı ile operasyona çıktık. Korucuları operasyonun en önüne sürdüler. Korucular bizlerin önünden gidiyorlardı, bizim rütbeli komutanlarımız da bize dikkatli olmamızı, koruculara asla güvenmememizi ve korucuların da 'terörist' olduklarını söylüyorlardı. Bunu da anlatmamın sebebi, artık korucularında bu tür şeyleri görmeleri ve içerisinde bulundukları durumla anlamaları içindir. Komutanlar koruculara, 'siz bizim fedailerimizsiniz, sizi bizim kahramanlarımızsınız, siz yiğitsiniz' diyorlardı. Ama bize de 'asla onlara güvenmeyin, bunlara güvenilmez, arkalarından gitmeyin' diyorlardı." (ic/sç/öç)