Başkaya: Silah ve biber gazı yerine eğitim ve bilim üretilmeli 2016-05-19 09:10:24 ANKARA (DİHA) - Sistem eleştirileri üzerinden birçok referans kitabı kaleme alan Yazar Fikret Başkaya'nın "Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto" kitabı okuruyla buluştu. Kitap'ta "Nasıl yaşamalı, nasıl üretmeli, nasıl tüketmeli" sorularına yanıt arayan Başkaya, sistemin bu haliyle yol almasının artık imkansız olduğunu belirtiyor. Başkaya, krizden çıkış içinde, "Örneğin silah, biber gazı, tank üretmek yerine eğitim ve bilim üretilmelidir" önerisinde bulundu. Eleştirel yazar Fikret Başkaya'nın "Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto" kitabı için Yordam Yayınları'ndan çıktı. Daha önce sistem alternatifi pek çok düşünsel çalışmaya imza atan ve Özgür Üniversite kurucularından Başkaya, yeni kitabında mevcut uygarlık sisteminin krizini ele alarak, okurlara farklı bakış açısını sunuyor. Alternatif bir uygarlığın mümkün olabileceğine ışık tutan Başkaya, yeni kitabında "Nasıl üretmeli, nasıl tüketmeli nasıl yaşamalı?" sorularına yanıt arıyor. Kitapta, müştereklere dayanan demokrasi anlayışının da tartışılması için zemin oluşturuyor. "Dünyayı bu hale getirenler, kendilerini hâlâ insanlığın ve uygarlığın timsali olarak sunmayı başarıyorlar" sözleriyle yeni kitabını ajansımıza değerlendiren Başkaya, sorularımızı yanıtladı. * Kitabınızda sürekli olarak uygarlık krizi vurgusu yapmışsınız. Bu vurguyu neden yapıyorsunuz? Kriz kavramı geçici bir durumu ifade eder ve süreci tekrar normale döneceğini ima eder. Kriz kavramı; mesela diyelim bir devlet krizi söz konusu olduğunda devlet bir şekilde normale döner ama uygarlık krizi sistem krizinden öte bir krize işaret ediyor. Yani burjuva uygarlığı, bugün ki haliyle 18'inci yüzyılı sonrasında son iki yüzyılında oluşan bir uygarlık. Demek ki henüz 250 yıl bile aradan geçmeden bir uygarlık krizi ortaya çıkmış durumda. Bu da mevcut sistemin bu rota da ilerleme şansının kalmadığını gösteriyor. * Bu sistemin ilerleme şansı olmadığını ifade ediyorsunuz... Evet, çünkü kriz dendiği zaman nihayetinden ekonomik kriz akla geliyor. Fakat burada krizlerin çakışma durumu var. İşte ekonomik kriz var finansal kriz var, ekolojik kriz var, enerji krizi var… Bunlardan her biri diğerini azdıracak şekilde yer alıyor. Neticede bir sürdürülemezlik durumu ortaya çıkıyor. Bu şu demek; Bu rotada bu araç yol alamıyor demek. Yani sistemden öte bir kriz var bir uygarlık krizi var. İnsanlık kritik bir kavşağa gelip dayanmış. Yani buradan direksiyonu sola kırmadan bir çıkış imkânı kalmamış. * Daha önce kaleme aldığınız "Paradigmanın İflası" ile "Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto" kitaplarında da benzer tezleri işlediniz. Bu kitap onların devamı niteliğinde mi? "Paradigmanın iflası" kitabında mevcut durumun neden yürümeyeceği üzerine odaklanma vardı. Bu kitapta da neden yürümeyeceği ile birlikte, nasıl yürüyecek sorusu ile ilgili odaklanma var. Dolayısıyla bu şu demek; şuandaki üretim tüketim ve yaşam tarzının sürdürülebilir olmadığı tespitinden hareket ediliyor... O zaman nasıl bir rotaya girebilir? Yani yeni bir değerler dizisi ile ilgili. Dolayısıyla bir süreklilik var. Yani "Paradigmanın iflası" ile "Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto Nasıl üretmeli Nasıl tüketmeli, Nasıl Yaşamalı" aslında bir bütünlük oluşturuyor. Yani o açıdan Paradigmanın iflası ile başlayan tahlilin devamı gibi düşünebilirsin. * Kitabınızın ön sözünde manifestonun sizin için idea anlamına geldiğinden bahsetmişsiniz. Sizin bu kitabı yazmanızdaki ideanız nedir? Benim ideam kapitalist sistemin miadını doldurduğunu, dolayısıyla bu sistemin dünya insanına teklif edeceği bir şeyin artık kalmadığını ve müdahale edilemez ise de işin karakolda biteceği... Yani insanın artık bir geleceğinin olmayacağı esasına dayanıyor. Eskiden bir ekonomik kriz oluyordu toparlanıyordu. Ama şimdi öyle değil. Sistem sonuçları itibari ile kötülükler üretiyor. İşsizlik üretiyor, yoksulluk üretiyor, sefalet üretiyor, insanı insanlıktan çıkarıyor. Bunun önüne geçmenin mümkün olunacağıdır ilk ideam. * Kitabınızda da ele aldığınız sorunsala gelirsek nasıl yaşamalı? Öncelikle şunu iyi bilmemiz gerekiyor; Kapitalist sistemde üretim ile ihtiyaçlar arasındaki bağ kopmuş durumda. İhtiyaçlar arasındaki bağı birleştirmek gerekiyor. Buda gayet mümkün. Lüzumsuz ve zararlı olan şeylerin üretiminin durdurulması gerekiyor bir kere. Yani insan mutluluğunun sadece maddi şeylere sahip olmakla mümkün olmadığının bilincine varacaksın. Mesela eğitim, sanat, kültür hizmetlerinin arttırıp biber gazı üretimini durduracaksın. Tank üretimini durduracaksın. Nükleer silah üretimini durduracaksın. Saçma sapan çılgın proje denilen aptalca şeyleri durduracaksın. Doğanın sermayedarlar için değil insan yaşamına uygun hale getirmek için politikalar geliştireceksin. (sg/kk/sd)