Ev işçisi kadınlar bütün haklardan mahrum 2016-07-05 09:14:19 ANTALYA (DİHA) - İşçi dahi sayılmayan ev işçisi kadınların çalışma koşulları ve maruz kaldıkları muameleler nedeniyle üçüncü sınıf insan olarak görüldüklerini söyleyen Antalya İMECE Ev İşçileri Sendikası üyesi Münire İnal, her türlü sosyal haktan mahrum olduklarını belirtti. Türkiye'de istatistiklere göre, 1 milyon 300 bin ev işçisi kadın bulunuyor. Ancak bu veriler içinde kendi evlerinde çalışan kadınlar işçi olarak görülmezken, ev işçisi olarak çalışan kadınlar da her türlü sosyal haktan mahrum bırakılıyor. Aynı zamanda düşük ücretlerle çalıştırılan ev işçisi kadınlar bir taraftan da yaşadıkları iş kazalarının ardından mahkemelerde işçi olduklarını ispatlamak zorunda kalıyor. Çalışma koşullarına ve maruz kaldıkları uygulamalara dikkat çeken Antalya İMECE Ev İşçileri Sendikası üyesi Münire İnal (51), yaklaşık 10 yıldır bu işi yaptığını söyledi. Hem evde hem işte sömürü 2009 yılında Konyaaltı'nda ev işçiliği yaptığı için gittiği 3'üncü kattaki evin penceresini silerken düşüp ağır yaralandığını belirten İnal, "Halen iş kazası olduğunu ispat etmek için açtığım iş tespit davası sürüyor. Biz ev işçileri olarak iki defa sömürülüyoruz, hem işte hem de evde. O yüzden sıkıntılarımız bitmiyor" dedi. Çalışma şartlarının zorluğunu yaşadığı bir olayla anlatan İnal, "Öyle şartlar altında çalışıyoruz ki zan altında kaldığımız, ötekileştirildiğimiz, ikinci hatta üçüncü sınıf insan yerine konduğumuz durumlar oluyor. Ben daha önce çalıştığım bir evde hırsızlıkla suçlandım. Öyle ki suçlandığım mesele altın ya da paranın kaybolması değildi. Evin erkek sahibinin elbiseleriydi" dedi. 'Bir mandal kadar değerimiz yok!' Yine arkadaşlarının aktardığı şikayetlere dikkat çeken İnal, şöyle devam etti: "Mesela bir üyemiz 'Çalışacağım eve kapıdan girmeden önce dışarıdan geldiğim kıyafetlerimi kapıda değiştirttiler. Çoraplarımı hemen çıkarttırıyorlar zaten. Kendi evimde kullandığım kıyafetleri onların evlerinde kullanamıyorum. Bana bir tane tuvalet gösterdiler sen burayı kullan. Burası sana ait olsun. Bunu söylerken de 'Sen rahat edesin diye sana burayı gösterdik' diyorlar, anlayabiliyor musunuz? Yine bir başka üyemiz, çalıştığı evde muslukları peçete ile tutturuyorlar. Yemek yapıyor elleriyle, ama musluğu peçeteyle tutturuyorlar. Çamaşır asmasına dahi karışılıyor. Kadınlar çamaşır asarken ellerinde bir mandal varken bir diğerini de ağızları ile tutar. Kadın arkadaşımız da mandalı ağzında tuttuğu için uyarı alıyor. Ve uyarıyı alırken kendisine mikrop bulaşır diye değil elbiselere ağzından mikrop bulaşır diye. Anlayacağınız bir mandal kadar değeri yok ev işçisi kadınların." Göçmen ev işçilerinin koşulları daha ağır Üyelerinin ve kayıtsız çalışan ev işçilerinin yanında bir de göçmen ev işçilerinin artmaya başladığını belirten İnal, "Onların çalışma şartları bizimkinden daha ağır. Pasaportları ellerinden alınıyor, daha düşük ücretlerle çalıştırılıyorlar. Şiddete, tacize ve tecavüze maruz kalıyorlar" dedi. Talepler arttı ama ücret değişmedi Antalya'da 15 yıldır ev işçiliği yapan Keziban Altacı (43) da, çocuk bakıcılığı yaptığını ve 2 çocuğa bakmak için anlaştığını belirterek, şunları ifade etti: "2 çocuğun bakımı için bin lira karşılığında 9 saat çalışma koşuluyla başladım. Ancak çalışma saatim daha sonra 12 saate yükseldi. Gün geçtikçe saatler uzarken, bir taraftan da işverenlerin talepleri arttı. Çocuk bakımı olarak başladığım işte daha sonra evin temizliği, yemek yapma işleri de eklendi. Ancak aldığım ücrette herhangi bir değişiklik olmadı. Bir süre sigortasız çalıştım. Ancak daha sonra sigortam ısrarım üzerine yapıldı. Evin içinde sürekli bir güvensizlik söz konusu, talepleri yerine getirmeme gibi bir durumum yok. Çünkü işimi kaybetmekten korkuyorum." (akl/st/rp)