Serhat’ta bir gün bir öykü 2016-07-18 09:08:02 DİCLE MÜFTÜOĞLU HABER MERKEZİ(DİHA)- “Zerya-Serhat’ta bir gün” kitabı ile dağ edebiyatına yeni bir tuğla ekleyen Deniz Faruk Zeren, okuyucuları Serhat dağlarında bir yolculuğa çıkartıyor. Zeren, sade diliyle anlattığı uzun soluklu öykü ile okuyuculara, dağ ve insan arasında kurulan bağı edebiyat ile anlatıyor. Yazar Deniz Faruk Zeren’in bir köy, bir karakol ve dağdaki bir grup gerillaya dair eş zamanlı bir günü anlattığı “Zerya- Serhat’ta bir gün” adlı kitabı okuyucuyla buluştu. Kürt özgürlük hareketi yarattığı etki ile edebiyat dünyasına dağ edebiyatını da ekledi. Dağlarda gerçekleşen savaşın yanı sıra ortaya konulan yaşam biçimi de kitapların ana unsurları arasında yer alıyor. Son dönemde dağlarda ve cezaevlerinde kaleme alınan dağ edebiyatına eklenen yeni isimlerden biri de Zerya oldu. Patika Yayınevi’nden çıkan Zerya, bir güne sığdırılmış uzun soluklu öykü ile okuyucuyu, Serhat dağlarında bir yolculuğa çıkarıyor. Deniz Faruk Zeren’in sade diliyle de buluşan dağ, Zerya’da başka yönleriyle okuyucuyla buluşma şansı buluyor. Dağlarda mücadele edenlerin doğa ile kurdukları ilişkinin artık yapay, üsten bir ilişki olmanın yanı sıra nasıl da bütünleşen bir hal aldığını kitabın satırlarında görmek mümkün. Dağlarda kapitalizmin ve kent yaşamının aksine aceleden uzak özümseyerek bir hayatı yaşamanın yol tarifi de kitabın satırlarında gizli. ‘Dağın kalbine inin ve dinleyin’ İnsanın doğa ile bütünleşmesinin aslında ne kadar da kendini tanımak ve kendi ile bütünleşmek olduğunu Zeren, şu satırlarla anlatmış: “Hepsi olacak, her şey olacak. Dinlenin. Uzun yollardan geldiniz. Kendinizi dinleyin. Dağı dinleyin önce. Toprağı dinleyin. Rüzgârı, gelen karın kokusunu alın, üşüyün. Dağın kalbine inin. Dağın kalbini dinleyin. Duyun onu. Size ne fısıldayacak? Anlayın. Vaktimiz var. Acele etmeyin. Heyecanınızı anlıyorum ama heyecan geçtiğinde dağlarla baş başa kalacaksınız, unutmayın o zaman dağın size fısıldadığını anımsayacaksınız, seveceksiniz dağı, dağ da sizi sevecek. Öyle koruyacak, kollayacak sizi. Ona sığındınız, sizi içine almasını bekleyin. İşte o zaman sevginizin ve heyecanınızın da burada olmanızın anlamını daha iyi anlayacaksınız.” ‘Anladım ki ibadet gibiydi bu dağlarda yürümek’ Kitapta dikkat çeken kavramlardan biri de yürümek. Yürüme eylemini tıpkı dağlar gibi düz bir olgu olarak ele almayan Zeren, yürümenin bir eylemden öte insanın mücadele hırsını, mücadele ile yarattığı değiştirme yeteneğini dile getiriyor. Yürümenin kutsallığı da en iyi şu sözlerle anlatılabilirdi: “Yürüdükçe ışıyordu ortalık. Yürüdükçe netleşiyordu her şey. Yürüdükçe etrafımızdaki gövdeler belirginleşiyor, yüzler netleşiyordu. Yürüdükçe içindeki mutluluk artıyordu. Yürüdükçe sis dağılıyordu. Yürüdükçe kuşların, suların, rüzgârın, ağaçların, bastığımız toprağın sesleri daha gür duyuluyordu. Yürüdükçe kendimi buralara ait hissetmeye başlıyordum. Önümden yürüyen Haki’nin yürüyüşündeki endamı ilk kez görüyordum, bana öyle geldi ki bu dağlarda hiç kimse Haki gibi kibar, sekerek yürüyemezdi. İyi olup olmadığımızı yoklamak için ileri geri seğirtenin bize ilk hoş geldin diyen olduğunu düşündüm. Yaşlıca, bulduğum kadının upuzun, örgülü saçlarını gördüm yürüdükçe. Bana öyle geldi ki buralar böyle güzel saçları hiç görmemiştir o gelene kadar. Yürüdük. Yürüdükçe anladım ki ibadet gibiydi bu dağlarda yürümek.” ‘Tepe değil, askerin korkusu büyüktür’ Kürt halkının bir nevi yaşam alanı olan ve her isyandaki ilk karargâhı olan dağlara dair karşıdan görülen korkuyu da çok iyi izah ediyor Zeren. Her bir tepenin bile karşıda savaşan için birer koca dağa dönüştüğünü kitabın satırlarında bir yaşlı adamın dilinden anlatan Zeren, o dayının dilinden, "Tepe değil, askerin korkusu büyüktür, umudu yoktur, sığınağı yoktur, kafasında öyle bir köy yaratır, ona sığınır” şeklinde dile getiriyor. Deniz Faruk Zeren kimdir? 1977 yılında Riha'nın Siverek ilçesinde doğan Deniz Faruk Zeren, İzmir’de yaşıyor. “Dört mevsim ilk bahar’ isimli şiir kitabı ile ilk kez okuyucu ile buluşan Zeren, “Yasak Kitap” isimli kitabı il de dergilerde yayınlanan öykülerini tekrardan okuyucularla buluşturdu. Zeren’in kitabı 2014 yılında Orhan Kemal öykü ödülüne layık görüldü. Bunun yanı sıra Zeren’in farklı dergi ve sitelerde öykü, şiir ile yazıları yayımlanmaya devam ediliyor. (pu)