Sistemi tehdit eden kadınların yılı: 2013 (1)
NAGİHAN AKARSEL
HABER MERKEZİ (DİHA) - Bu yıla Paris'te Kürt kadın siyasetçiler Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'in uluslararası bir komplo sonucu katledilmesi ile giren kadınlar 9 Ocak'ı 'Siyasi Cinayetlere Karşı Ortak Eylemlilik Günü' olarak ilan etti. Direniş ile muhafazakâr-neoliberal saldırıların iç içe geliştiği bir yılı geride bırakan kadınların "2013 gündemi"nde, kadın kırımı, nefret cinayetleri, gözaltında ve cezaevindeki ihlaller, çıplak arama uygulaması, utanç davalarına karşı direniş, tecavüzcülerin serbest bırakılması, katillere yaptırım uygulanmaması, kadının adının devletten silinmeye çalışılması, Şiddeti Önleme Merkezleri (ŞÖNİM), Gebelik İzleme Merkezleri (GEBLİZ) vardı.
Kadınlar 2013 yılını bir yandan sistemin hedefi olarak, bir yandan sisteme karşı mücadele ederek geçirdi. Uluslararası platformlarda bir araya gelerek ortak strateji belirleme adımlarını atan kadınlar, ortak strateji üretme konusunda özellikle Dünya Kadın Yürüyüşü için hazırlıklar yine Sosyalist Enternasyonal Kadın toplantısı gibi platformlarda bir araya geldi. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve 25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele günleri başta olmak üzere kadınlar eylemlerini sadece bir güne değil tüm yıla yaydı. Özellikle yılın hemen başında 9 Ocak'ta Kürt siyasetçileri Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'in uluslararası bir komplo sonucu Paris'te katledilmesi tüm dünyada herkes tarafından protesto edildi. 31 Mayıs 1-2 Haziran tarihleri arasında Diyarbakır'da yapılan Ortadoğu Kadın Konferansı'nda 9 Ocak'ı Siyasi Cinayetlere Karşı Ortak Eylemlilik Günü olarak kabul edildi. Kadınların yükselen mücadelesine karşı her alanda saldırılar da artarken kadınlar AKP'nin tüm neoliberal politikalarına ve yasakçı zihniyetine karşı alanlarda mücadele ederek hak ihlallerinin ve mücadelenin iç içe olduğu yoğun bir yılı geride bıraktı.
İşte 2013 yılında kadınların gündeminde öne çıkan başlıklar
Paris katliamına karşı uluslararası öfke
9 Ocak'ta Paris'te Kürt kadın siyasetçileri Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'in uluslararası bir komplo sonucu yaşamını yitirmesi tüm dünyada öfkeyle karşılandı. Bulundukları her ülkede bu komployu kınayan Kürt halkı PKK'nin kurucularından olan Sakine Cansız başta olmak üzere öldürülen Kürt kadınlarının faillerinin bulunması istendi. 17 Ocak'ta Cansız, Doğan ve Şaylemez için Diyarbakır Batıkent'te düzenlenen cenaze törenine yüz binlerce kişi katıldı. Dünyanın dört bir yanında komplo kınanırken cenaze töreninde Kürt halkı hep birlikte mücadele sözü verdi. Öfke yıl boyunca çeşitli kampanyalar ve eylemler ile kınandı.
Rojava'yla dayanışma mitingleri
BDP Kadın Meclisi ve DTK bileşenleri tarafından Mardin'in Nusaybin ilçesinde 26 Ocak'ta "Rojava'yı selamlıyoruz" mitingi düzenlenirken bir hafta boyunca bölgede mitingler yapıldı. Yeni bir sistemi inşasında yer alan ve 19 Temmuz 2012 yılında yapılan Rojava devriminin bir kadın devrimi olduğu vurgulanırken, yıl boyunca DÖKH öncülüğünde Rojava ile dayanışma amacıyla çok sayıda kampanya düzenlendi.
Berfo ana yaşamını yitirdi
12 Eylül 1980 döneminde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan ve işkencede katledildiği belirtilen Cemil Kırbayır'ın annesi Berfo Ana 21 Şubat'ta yaşamını yitirdi. Cumartesi Anneleri'nin sembol ismi olan Berfo Ana, 33 yıl boyunca oğlunun cenazesini bulmak için mücadele etti.
Eşbaşkanlık sistemi ile 'öz yönetimden özgür kimliğe'
28 Nisan'da Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Kadın Meclisi 2. Olağan Kongresi, Ankara'da binlerce kadının katılımıyla yapıldı. Kongrede Paris'te katledilen Kürt kadın siyasetçiler "Hepimiz Sakineyiz, Leylayız, Fidanız" sloganları ile sahiplenildi. Eş başkanlık sistemini Türkiye'nin gündemine getiren ve yerel yönetimlerde de bu sistemi uygulama kararı alan Kürt kadınların bu kararı kongrede alınan yüzde 50 kadın kotası ile gündeme taşındı. Yine kadınlar başta olmak üzere "Öz yönetimden özgür kimliğe" şiarıyla katılacakları yerel seçimlerde Diyarbakır ve Hakkari illeri başta olmak üzere 34 yerde kadın başkanları aday olarak gösterilirken bunun yeni bir toplumsal sistemin inşasının en önemli adımları olduğu açıklamalarda vurgulandı.
HDK 1. Kadın Konferansı yapıldı
Halkların Demokratik Kongresi 1. Kadın Konferansı'nı 11-12 Mayıs 2013 tarihlerinde İstanbul'da yaptı. 17 ilden 114 kadın bir araya geldi. Sonuç bildirgesinde yeni anayasadan, barış sürecine, iktidarın kadın politikalarından eğitimde cinsiyetçiliğe birçok noktaya değindi.
Kadınlar PKK'lilerin geri çekilmesi dönemine 'Müdahiliz' dedi
Barış çalışmalarında sürdüren kadınlar PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın tarihi 21 Mart Newroz konuşmasının ardından 8 Mayıs'ta "Geri çekilme kararı" alan KCK'nin kararına destek vererek, izleme komisyonları kurdu. 4 Mayıs'ta Barış İçin Kadın Girişimi, Diyarbakır, İzmir, Batman, Mardin, Ankara, Van, Bursa ve İstanbul'dan kadınların katılımıyla "Barış İçin Kadın Konferansı"nda bir araya geldi. Boğaziçi Üniversitesi'nde gerçekleşen konferansta kadınların barış sürecindeki önemi, talepleri ve katılım mekanizmaları tartışıldı."Müzakere sürecine müdahiliz" şiarıyla hazırlanan konferansın sonuç bildirgesinin ardından kadınlar 8 Mayıs'tan itibaren PKK'lilerin geri çekilmeleri doğrultusunda gözlem grupları oluşturmayı ve kadınlar olarak çekilmeden sonra oradaki halkın ne yaşadığını, ne gördüğünü izleme kararı aldı, temas grupları oluşturdu.
26 ülkeden 250 kadın Ortadoğu Kadın Konferansı'nda
Diyarbakır'da Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH) öncülüğünde 1. Ortadoğu Kadın Konferansı düzenlendi. 31 Mayıs,1-2 Haziran tarihleri arasında yapılan konferansta 26 ülkeden 250 kadın katıldı. Konferansta, konferans katılımcılarının tümünü kapsayan bir iletişim ağı oluşturulması, ikinci konferans toplanıncaya kadar konferans delegasyonu arasındaki iletişim ve politik dayanışmayı sağlamak için bir koordinasyon kurulması, Suriye'deki savaştan kaçan kadınların yaşadığı mülteci kamplarını izleme grubu oluşturulması, tüm siyasi tutuklu kadınlar serbest bırakılıncaya kadar mücadele edilmesi, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için mücadele etme kararları başta olmak üzere Ortadoğu'da kadınların daha etkin olması ve bir sistem oluşturması için ortak mücadeleyi esas alan kararlar alındı.
'9 Ocak Siyasi Cinayetlere Karşı Ortak Eylemlilik Günü'
Konferans Kürt kadın siyasetçiler Cansız, Doğan ve Şaylemez'in Paris'te öldürüldüğü 9 Ocak'ı Siyasi Cinayetlere Karşı Ortak Eylemlilik Günü olarak kabul ederken konferansın sonuç metninde ortak mücadele çağrısı yapıldı.
Dünyada 1 Milyar kadın 'Direnin, Dansedin, Ayaklanın!' dedi
Şiddete, tecavüze, enseste, kadın sünnetine ve seks köleliğine dikkat çekmeye çalışan V-Day hareketi, "One Billion Rising" kampanyası dâhilinde dünyanın tüm kadınlarını aylar öncesinden internet üzerinden dolaşıma soktuğu videolarla ayaklanmaya çağırarak, "Direnin, Dansedin, Ayaklanın!" dedi. Kadınlar ticarileşen sevgililer günü 14 Şubat'ı "Kadınların yükseliş günü" olarak anmaya başlayacaklarını belirterek tüm dünyada "1 milyar kadın yükseliyor" temasıyla Türkiye'nin de içinde olduğu pek çok ülkede meydanlara çıktı, dans etti, ayaklandı
'Çifte ezilmişliğe ve çifte sömürüye hayır'
21 Şubat'ta DİSK, KESK, TMMOB ve TTB'li kadınlar 21 Şubat'ta, "Çifte ezilmişliğe ve çifte sömürüye hayır" demek ve 8 Mart'ın resmi tatil edilmesi" talebiyle ortak bir kampanya başlattı.
8 Mart Paris'te katledilen Kürt kadın siyasetçilere adandı
8 Mart Dünya Kadınlar Günü tüm Türkiye'de bir ay önceden çeşitli etkinlikler ile kutlanırken bu yılki 8 Mart'ı Paris'te katledilen Kürt kadın siyasetçilere adandı. İlk miting Mersin'de, final mitingi ise Dersim'de binlerce kadının katılımıyla yapıldı. 8 Mart'ta Dersim'de Sakine Cansız'ın mezarlığına toplu yürüyüş yapılarak karanfil bırakıldı. Tüm bölge illerinde on binlerce kadın tarafından 8 Mart etkinliklerinde Paris katliamı kınandı.
8 Mart'ta polis şiddeti!
Kadınlar Günü'nde İstanbul, Antakya, İzmir, Denizli ve Muğla mitingine katılan kadınlar başta olmak üzere kadınların karşı karşıya kaldığı polis şiddeti kınandı. İstanbul'da Bursasporlu bir taraftar gurubunun mitingden dağılan kadınlara gösterdiği ırkçı şiddet ve İzmir'de yine Kürt kadınlara karşı yapılan saldırılar protesto edildi. Saldırıda, 12 yaşında bir çocuk bıçaklandı, 10'a yakın kadın da yaralandı.
DİSK'te bir ilk
7 Nisan 2013 tarihinde DİSK Olağanüstü Genel Kurulu'nda ilk kez bir kadın aday, Arzu Çerkezoğlu Genel Sekreterliğe seçildi.
Gezi direnişinde kadınlar öndeydi
Türkiye'de son yıllarda gelişen ve her kesimin birlikte hükümete karşı tepkisini gösterdiği Gezi direnişinde kadınlar en önde yer aldı. Gezi direnişinde kadınlar, birçok kentte parklarda forumlar düzenleyerek deneyimlerini ve taleplerini konuştu. Gezi direnişiyle gündeme gelen 'gözaltında cinsel taciz" gerçeği teşhir edildi. Yine direniş sırasında polis şiddetine karşı duruşlarıyla, "kırmızılı kadın" ve "siyahlı kadın" sembol oldu.
Kadınlar barış için Meclis'te görüşmeler yaptı
3 Temmuz'da Barış İçin Kadın Girişimi temas ve gözlem grubu üyeleri, müzakere sürecinde taraflarla görüşme kararı kapsamında üç partinin kadın milletvekilleri ile barış sürecinde kadınların taleplerini, beklentilerini ve sürecin bir parçası olarak katılımlarını bildirdikleri toplantılar yaptı.
Kadın kırımına karşı 'Özgür kadınla özgür yarınları yaratalım' eylemleri
23 Eylül-27 Eylül tarihlerinde Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH), kadın katliamlarına karşı "Örgütlü kadınla özgür yarınları yaratalım" şiarıyla İstanbul, Mersin, Van başta olmak üzere çok sayıda yerde eylem düzenledi.
Akil insanlar heyetinde sadece 12 kadın vardı
Kürt sorununun çözümü çerçevesinde sürece katkı sunacak akil insanlar heyetinde 12 kadın ve 51 erkek yer aldı. Komisyonun yüzde 19'unun kadın, yüzde 81'i erkeklerden oluşması eleştirildi.
81 ilden 600 kadın STK forumunda bir araya geldi
21-22-23 Haziran tarihlerinde Ankara'da "3. Kadın Sivil Toplum Kuruluşları Forumu"nda 81 ilden 600 kadın bir araya geldi. Uzmanlıkları, öncelikleri ve çalışma biçimleri farklı olsa da ortak paydası kadınların güçlenmesi olan yüzlerce kadının bir araya geldiği forumda kadınlar sığınaksız bir dünyayı, birlikte politika üretebilmenin imkânlarını, ayrımcılıkla mücadeleyi, güncel politik sorunları, kadın emeğini konuştu.
Kadının soyadı talebi AİHM'de kabul edildi
Evlendikten sonra eşinin soyadı alması sebebiyle kariyerinde olumsuzluklar yaşadığını belirten Bahar Leventoğlu'nun, yine 4 Eylül'de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin özel yaşamın bütünlüğüne ilişkin 8. maddesine ve ayrımcılıkla ilgili 14. maddesine aykırı bulunan iç yargılama kararı doğrultusunda Avukat Gülizar Tuncer'in soyadının değiştirilmesi için AİHM'e yaptığı başvuru ve Betül Tanbay'ın talepleri AİHM tarafından haklı bulundu.
Meclis'in küfürlü dili protesto edildi
14 Kasım'da kadın milletvekillerinin Meclis Genel Kurul çalışmalarına pantolonla katılmasına imkan veren teklif kabul edildi. 16 Aralık'ta kadın milletvekilleri, Meclis'te yaşanan küfürlü konuşmalar ve tartışmalara karşı kırmızı fular takarak tepki gösterdi. Ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek'le görüşerek bu durumun kabul edilemeyeceğini belirtti.
Devlet erkanı boş durmadı, küfür etti!
2013 yılı boyunca Başbakan, Diyanet İşleri Başkanı ve bakanlar başta olmak üzere iktidar partisinin kullandığı dil dikkat çekti. Diyanet Başkanı Mehmet Görmez, "Kadına karşı şiddetle uğraşacağınıza önce insanlığa karşı cinayetleri önleyin" dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, nüfus artış hızının düşmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirirken eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'i örnek göstererek, "İdrisciğim Ordu'nun nüfusunu arttırmak için çok çalıştı. Onda altı çocuk var. Sizde ne var?" dedi. TRT'de Ramazan Sevinci isimli program yapan Ömer Tuğrul İnançer kadınların çalışmamasını ve kadınla erkeğin eşit olmadığını savunarak, "Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle karınla sokakta gezilmez. Şimdi ise maşallah, kanatlısı kanatsızı televizyonlarda uçuşuyor. Ayıptır ayıp. Bunun adı realizm değildir. Bunun adı terbiyesizliktir" dedi. AKP Kırıkkale İl Başkanı Mehmet Demir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde veda hutbesinden yola çıkarak "Kadınları hafifçe döverek korkutabilirsiniz" demiş Diyanet Başkanı Görmez, "O metinleri doğru anlamak lazım" diyerek savunmuştu. AKP Tokat milletvekili Zeyid Aslan, kadın gazetecilere "Ben sizin bacak aranızı çekip gazeteye bastırsam..." şeklinde taciz etmiş, Başbakan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "Kimseye karıştığımız yok ama" diyerek dekoltesinin kabul edilemez olduğunu söylediği sunucunun işten çıkarılmasına neden olmuş, "Bunu dile getirmek en tabii hakkım, ifade özgürlüğümdür" diye savunmuştu. Başbakan "Kızlı erkekli
aynı evde kalıyorlar" diyerek öğrenci evleri hedefine koymuş, yine çocuk sayısının üç değil beş olmasını belirtmiş, kadın örgütleri başta olmak üzere bir çok kesim bu ifadelere tepki göstermişti.
Sığınma evleri konuk evleri oldu!
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 5 Ocak'ta Resmi Gazete'de yayımlanan "Kadın Konukevlerinin Açılması ve İşletilmesi Hakkında Yönetmelik"in ardından "6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliği" 18 Ocak'ta Resmi Gazete'de yayımlandı. Ancak kadın örgütleri kadınların ismin konuk evi olarak değiştirilmesinin dahi zihniyeti yansıttığını belirterek şiddete uğrayan kadınların tekrar şiddet uygulayan eşle aileyi koruma adına barıştırılması girişimlerine tepki gösterdi. Ve bu zihniyet nedeniyle devlet korumasında çok sayıda kadının yaşamını yitirdiğine dikkat çekti. Mor Çatı Derneği yaptığı açıklamalarda 120 sığınağın Türkiye'de bulunduğunu belirterek bunun yetmediğine dikkat çekti.
Kadın örgütlerinin bağımsızlığına müdahale
Mor Çatı, 26-27 Ocak tarihlerinde Kadir Has Üniversitesi Cibali Salonu'nda yeni açılan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri'nin (ŞÖNİM-KOZA), buna bağlı düzenlemeler ve uygulamalar ile ilgili bir çalıştay düzenledi. Kadın kurumları ŞÖNİM'lerin tek merkezden yönlendirildiği için kadınları korumadığını ifade ederek "ŞÖNİM'ler belediyelerin özerkliğine ve kadın örgütlerinin bağımsızlığına ciddi bir müdahaledir" diyerek uygulamaya tepki gösterdi.
Kadının adı devletten siliniyor
14 Kasım'da hazırlanan TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi'yle Meclis'te Aile ve Sosyal Politikalar Komisyonu kurulması öngörülürken, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'nun (KEFEK) kaldırılmasının planlandığı belirtildi. Kadın kurumları buna tepki gösterdi. KEFEK'in kaldırılıp kaldırılmadığı konusunda resmi bir açıklama henüz yapılmadı. Kadın kurumları, "Devletin resmi haber ajansı olan AA'nın haberi, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'nun kaldırılması konusunda tek karar vericinin kadın-erkek eşitliğine inanmadığını açıkça beyan etmiş olan Başbakan olacağını açıkça ilan etmektedir" diyerek başta Fatma Şahin, TBMM-KEFEK Başkanı Azize Sibel Gönül ve AKP'li kadın milletvekilleri olmak üzere, kadın-erkek tüm milletvekillerini bu girişimden derhal vazgeçilmesini sağlamak üzere göreve çağırdı.
Meclis'te başörtülü milletvekilleri
Ekim 2013'te başörtüsü yasağının kalkmasının ardından, AKP'li kadın vekiller başlarını örteceklerini ve meclis çalışmalarına böyle devam edeceklerini açıkladı. Açıklamanın ardından başörtüsü meselesi erkek vekillerce tartışılmaya başladı. 31 Ekim'de AKP Konya Milletvekili Gülay Samancı, Kahramanmaraş Milletvekili Sevde Beyazıt Kaçar, Denizli Milletvekili Nurcan Dalbudak ve Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey meclise başörtülü geldi.
25 Kasım tüm haftaya yayıldı
25 Kasım Kadına Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü tüm Türkiye'de ve bölgede bir hafta önceden yapılan eylem ve etkinliklerle başladı. Diyarbakır, Siirt, Batman, Urfa ve Mersin başta olmak üzere çok sayıda yapılan kitlesel eylemlerde, "Rojavalı kadınlara bin selam" denilerek, "Siyasi Cinayetlere Karşı Ortak Eylemlilik Günü"'nde kadınlara duyarlılık çağrısı yapıldı. Geçen yıl çıkarılan Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un erkek şiddetini önlemek yerine tırmandırdığı söylendi. Bakan Fatma Şahin'in şiddeti önlemek için kadın kurumları ile görüşmek yerine Diyanet İşleri ile protokol imzalaması eleştirildi.
Barış Anneleri Meclis kurdu
Diyarbakır'da 5-6 Ekim tarihleri arasında düzenlenen 2. Barış Anneleri Konferansı'nda alınan "Meclisleşme" kararı Kasım ayında hayata geçirildi. İnisiyatiften meclisleşmeye geçen Barış Anneleri, Diyarbakır'ın tüm ilçe ve beldelerinde örgütlenme hedefini önüne koydu.
Derneklere kapatma davası
Aralarında Mezopotamya Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MEYA-DER), Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Demokratik Hukuk ve Yardımlaşma Derneği (TUYAD-DER) ve Van Kadın Derneği'nin de olduğu on dernek hakkında açılan kapatma davası 17 Mayıs'ta hakim tarafından reddedildi.
Tutsak kadınlara işkence gündemden düşmedi
Yıl içinde başta Muş, Batman, Şakran, Mardin, Bitlis, Erzurum, Gebze ve Bakırköy olmak üzere bir çok cezaevinde kadın tutsaklara yönelik hak ihlalleri gündemden düşmedi. Ekim ayında Muş E Tipi Kapalı Cezaevi'nde cezaevi idaresinin tutsakların kitaplarına ve yöresel kıyafetlerine el koymak istemesi ve tutsakların koğuşlarını değiştirmeye çalışması üzerine kadın tutsakların başlatmış olduğu isyana erkek gardiyanların müdahale etmesi ve tutsakların darp edilerek tacize maruz bırakılması insan hakları örgütleri tarafından kınanmıştı. Yine Erzurum H Tipi Cezaevi'nde siyasi kadın tutsaklara hastaneye götürüldükleri sırada asker ve gardiyanları sözlü tacizde bulunduğu haberleri yoğun bir şekilde gündeme geldi.
'Kadın cinayetleri politiktir'
"Kadın cinayetleri politiktir" diyen kadınlar günde en az beş kadının öldürülmesine karşı politik bir duruş sergileyerek kadın cinayetlerinin son bulması için mücadele etti. BDP'li Nazire Sincar, ABD'li Sarai Sierra, Akademisyen Serpil Erfındık başta olmak üzere çok sayıda kadın katledildi. Bianet'in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre, erkekler son bir senede 189 kadın öldürdü; 179 kadın ve çocuğa tecavüz etti; 205 kadına şiddet uyguladı, yaraladı.
Marmara bölgesi kadına şiddette birinci sırada
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu kadın cinayetlerinin arttığına dikkat çekerek, 2013 yılı içerisinde basın yayın organlarına yansıyan kadın cinayetleri verilerine göre 11 ay içerisinde 200 kadının katledildiğini, ayrıca Kasım ayında 22 kadın katledilirken 12 kadın ise tecavüze uğradığını belirtti. CHP'nin "Öteki Türkiye Emek ve Şiddet" raporunda, 2013 yılının ilk dokuz ayında 842 kadının öldürüldüğü belirtildi. Kasım ayında 34 ilde 89 erkek şiddeti, cinayet, cinayete teşebbüs, taciz, cinsel şiddet, tecavüz ve yaralama vakasının basına yansıdığı belirtilen verilerde, kadına yönelik şiddetin en fazla Marmara Bölgesi'nde yaşandığı belirtildi.
'Cinnet değil cinayet'
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın Komisyonu, "Cinnet değil cinayet" başlıklı bir açıklamayla gazetecilere "Haberlerimizde şiddeti meşrulaştıran, olağanlaştıran ifadelerden artık vazgeçmemiz gerekiyor" dedi.
Gözaltında 21 kadın taciz ve tecavüze uğradı
AKP'nin sürdürdüğü kadın düşmanı politikaların etkisiyle her gün en az beş kadın öldürülürken Başbakan'ın beş çocuk istemesi ve devlet şiddetinin kadınlara yönelik polis şiddeti ve tutuklama ile sürmesi protesto edildi. Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu, 2013'te toplam 21 kadının gözaltında taciz ve tecavüze uğradığı için kendilerine başvurduğunu açıkladı. İHD'li Kadınlar (İnsan Hakları Derneği), Mısır, Tunus, Suriye ve Lübnan gibi ülkelerde kadınlara yönelik ihlallere dikkat çektiği raporunda Suriyeli mülteci kadınların sorunlarına, Kürt kadınlara yönelik devlet şiddetine, mahpusların çıplak arama ve şiddete maruz kalmasına değindi. Son on beş yıl içinde güvenlik güçlerinin işlediği 409 tecavüz suçunun cezasızlıkla sonuçlandığını söyleyen İHD'li kadınlar, "Çatışmalı dönemlerde kadına yönelik şiddeti kovuşturan ve cezalandıran Uluslararası Ceza Mahkemesini (UCM) tanıyan Roma Konvansiyonu Türkiye tarafından onaylansın" dedi.
34 LGBTİ birey öldürüldü
Transgender Europe'un verilerine göre 2013 yılında dünyada 238, Türkiye'de 34 trans birey katledildi. Eşcinseller Anayasaya "cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimin" de eklenmesini istiyor. Son olarak AKP hükümeti tarafından TSK mevzuatına ilişkin yapılan değişiklikte eşcinsellik, askerlikten atılma nedeni sayıldı. Askerlikten atılma ile Mecliste olan uygulamanın aynı yasa kapsamında olduğunu belirten LGBTT bireyler anayasal haklarının güvence altına alınması için eylemler düzenledi. 17 Mayıs Dünya Homofobi ve Transfobi Karşıtlığı Günü'nde Türkiye'nin dört bir yanında yürüyüşler yapılırken, o günde Dünya Sağlık Örgütü eşcinselliği hastalık olmaktan çıkardı.
Cinsiyet uçurumunda Türkiye son sıralarda
2013 Dünya Ekonomik Forumu'nun Cinsiyet Uçurumu Raporu'na göre 136 ülke arasında Türkiye: Ekonomiye katılımda 127, Eğitim olanaklarına erişimde 104, Sağlık-yaşam süresinde 59, Siyasete katılımda 103. sırada yer aldı.
'Çok doğur, çok çalış, az kazan'
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanan Kadın İstihdam Paketi'nin, doğum izninin arttırılması, esnek çalışma, erken emeklilik önerisi, kreş zorunluluğu, çocuk yardımı zorunluluğu vb. başlıklardan oluştuğunu belirten kadın kurumları, ancak bu önerilerin içinin boş olduğunu ve kadına "Çok Doğur, Çok Çalış, Az Kazan" denildiğini belirtti. Kadın istihdam oranı yüzde 21,6 olduğu halde 2013 Temmuz ayı itibariyle bakanlık tarafından yapılan açıklamada bunun yüzde 31,6'ya yükseldiği iddia edildi. Beş yılda yüzde 10 artış olduğu savunulurken resmi rakam talep edilmesi üzerine Bakan Yardımcısı Aşkın Asan'ın Kasım 2013'de, "Teşvikten yararlanan kadın sayısı 2013 Haziran verilerine göre 145 bin 578 olarak gerçekleşmiştir" demesiyle kadın istihdamında hükümetin kullandığı rakamların gerçeği yansıtmadığını gösterdi.
Kamuda kreşler kapatıldı
Kamu kurum ve kuruluşlarında bulunan kreşlerin kapatılmasından ve Maliye Bakanlığı'nın 21.01.2013'de yayınladığı "Kamu Sosyal Tesislerine İlişkin Tebliğ" ile kreşlere kamu bütçesinden harcama yapılması engellendi.
Kadın işsizliği arttı
Resmi işsizlik verilerini değerlendiren DİSK-AR kadınların genellikle güvencesiz ve geçici işlerde yer bulabildiğini, eğitimli kadın işgücünün ise "çalışma hayatının duvarları ile karşılaştığını" belirterek kadın işsiz sayısının beş yılda iki kat arttığını belirtti.
Kürtaj fiili olarak yasak!
Başbakan Erdoğan'ın 22 Mayıs 2012'de yaptığı açıklamanın ardından kürtaj yapmayan kamu hastaneleri artmaya başladı ve doğum kontrol yöntemlerine erişim zorlaştı. Hastanelerde kürtajla ilgili fiili yasak sürdü. Kadınlar, "Yasada 10 hafta sınırına rağmen sekiz haftaya kadar kürtaj yapan ya da hiçbir tıbbi ve yasal gerekçe sunmadan kürtaj yapmayan kamu hastaneleri var" dedi.
Ev işçilerinin sosyal güvencesi yok
ILO için hazırlanan Türkiye'de Ev İşçileri Raporu'na göre sayıları tam bilinmeyen ancak yüz binlerce olduğu tahmin edilen ev işçileri, sosyal güvenlikten yoksun, düşük ücretlerle çalıştırılıyor. Çalışan iki kadından birinin sigortası yok. Kadınlar eşit işe eşit ücret alamayan, cinsiyetçi uygulamalarla, mobbing ve tacizle burun buruna çalışıyor. Ekonomik krizde ilk kadınlar işten çıkarılıyor. Çalışan kadınlara kreş yardımından bahsedilirken, kamu kurum ve kuruluşları da kreşler kapatılıyor, özel sektöre devrediliyor.
Eğitim sistemi 'çocuk gelinler'i arttırıyor
Kesintisiz zorunlu eğitimi kaldırarak kadınların okumalarının önüne geçen ve onları aile içine hapsedecek olan 4+4+4 eğitim sisteminin kaldırılması için eğitim sendikaları eylemler yaptı. Yapılan düzenlemeler ve bakanlar tarafından yapılan açıklamalar ile "çocuk gelinler"in artacağını belirten kadın ve emek kurumları bu uygulamaya tepki gösterdi.
Çıplak aramaya tepki
Örgütlü kadınlara dönük polis şiddeti ve tutuklama furyasının yoğun olduğu 2013 yılında cezaevlerinde kadınlara dayatılan "çıplak arama" işkencesi bir çok yerde protesto edildi. Cep telefonuyla konuşurken kimlik soran polise "Bir dakika" deyince karakolda çıplak aramaya maruz bırakılan Ü.S.'nin davasında ise mahkeme çıplak aramayı görmedi, haksız yere üst aramasından ceza verdi.
Mülteci kadınlara taciz ve tecavüz
Antep'teki mülteci kampları başta olmak üzere Suriye'den gelen mülteci kadınların taciz ve tecavüze uğraması 2013'te öne çıkan gündemlerden oldu. Savaşın son bulmasını isteyen kadınlar barış taleplerini her alanda dile getirdi. Ceylanpınar'da KESK Kadın Bileşenleri, Suriye'de devam eden savaşta en fazla bedel ödeyenler olarak kadınlar ve çocukların mağduriyetlerine dikkat çekmek için 18 Eylül'de basın açıklaması yaptı.
N.Ç. davasında sonun utancı
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in "Türkiye'de 125 taciz ve tecavüz davası görülüyor" söylemini hatırlatan kadınlar bu davaların nerede görüldüğünü sordu. Sincan davası, Fethiye davası gibi davalarda tecavüzcülerin serbest bırakılması ve yaptırım uygulanmaması dikkat çekerken on yıl önce Mardin'de N.Ç.'nin yaşadıkları tekrar gündeme geldi. 2002'de meydana gelen olayda o zaman 12 yaşındaki N.Ç. 24 kişinin tecavüzüne uğramıştı. 10 yılda yerel mahkemenin verdiği kararı Yargıtay kısmi olarak bozdu. Dava tekrar görüldü. N.Ç.'nin "rızası var" diye sanıklara yine en alt sınırdan ceza verildi.
Siirt'te Utanç davasında 'iyi hal' indirimi!
Yargıtay, Siirt Gazi İlköğretim Okulu emekli Müdür Yardımcısı Fahrettin Kuzu'nun 2'si kız kardeş olmak üzere 4 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmak suçundan verilen 46 yıl 8 ay hapis cezasını onadı. Siirt'te dört kız çocuğa cinsel istismardan yargılanan okul müdür yardımcısı Fahrettin K.'ye indirimli ceza uygulandığının ortaya çıkması ve Yargıtay'ın zanlının iyi hal indirimini onaması dikkat çekti.
Bingöl E.A davasında tahliye
Bingöl'de 16 yaşındaki E.A. adlı çocuğa cinsel istismar ve tecavüz iddiasıyla haklarında üç yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istenen biri tutuklu sekiz uzman çavuşun yargılanmasında tutuklu sanıkta serbest bırakıldı. Fatma Şahin'in 125 tecavüz davası görüldüğünü hatırlatan kadınlar bu davaların nerede ve nasıl görüldüğünün açıklanmasını istedi.
Ankara'da sır skandalda tecavüzcülere tahliye
Ankara'da yaşanan bir başka davada da evden kaçan 12 yaşındaki A.U. ile 14 yaşındaki C.Y., 10'u üç günde olmak üzere toplam 13 kez tecavüze uğradı. Tecavüzcüler çocukların yaşlarının küçük olduğunu bilmediklerini savunurken, mahkeme heyeti tutanağa "Mağdurun dış görünüş itibarıyla genç kız görünümünde olduğu gözlemlenmiştir" diye yazdı. Mahkeme, tutuklu 7 sanığın tahliyesine karar verirken, C.Y.'nin ifadesinde şikâyetçi olduğu 3 kişi ise serbest bırakmadı.
Tecavüzcü yargı
Kocaeli'nin Gölcük İlçesi'nde geçen yıl 24 kişinin tecavüzüne uğradığı iddia edilen 13 yaşındaki ilköğretim okulu öğrencisi Ö.Y. ile ilgili 9'u tutuklu 10 sanığın yargılandığı 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde duruşmada 4 kişi hakkında tahliye kararı verildi. Sanık astsubayın dosyası da askeri mahkemeye gönderilmek üzere ayrıldı. Bunların yanı sıra Sincan toplu tecavüz davası gibi yıllardır süren benzeri davalarda da tahliye kararları verildi.
Tacizci öğretmen davası ağır cezada
Diyarbakır'da 9 çocuk Fen bilgisi öğretmeni D.T'nin tacizine uğradığını rehber öğretmenlerine anlattı. Rehber öğretmen ve aileler, Ekin Ceren Kadın Merkezi'ne başvurarak yardım istedi. Görevden geçici olarak uzaklaştırılan ve savcılık tarafından hakkında soruşturma başlatılan tacizci D.T, "Çocukların beyanı yeterli görülmeyerek" yeniden görevine döndü. Diyarbakır 8. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada mahkeme yetkisizlik vererek tacizci öğretmen davasını ağır ceza mahkemesine gönderdi.
(fk)