DİHA - Dicle Haber Ajansı

Kültür Sanat

Yönetmen Balcı 'Nefesim Kesilene Kadar'ı anlattı

 
30 Kasım
09:28 2015

ANKARA (DİHA) - Temasını "Güvencesiz Hayatlar" olarak belirleyen Gezici Film Festivali kapsamında gösterime giren Emine Emel Balcı'nın "Nefesim Kesilene Kadar" filmi hem sistem çelişkisini hem de cins çelişkisini irdeleyen başarılı yapıtlardan biri. Balcı, Kapitalizmin insanı nefessiz bıraktığını, kadının da ayrıca bu yaşam içinde nefes nefese bir mücadele verdiğini belirterek, filmin isminin de buradan geldiğini söyledi.


Bu yıl "Güvencesiz Hayatlar" temasıyla Gezici Film Festival kapsamında Emine Emel Balcı'nın ilk uzun metrajlı "Nefesim Kesilene Kadar" filmi, Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde seyirciyle buluştu. Emine Emel Balcı'ya, Adana Film Festivali'nde "Umut Veren Genç Kadın Oyuncu Ödülü" ve Malatya Film Festivali'nde "En İyi Kadın Oyuncu" NETPAC Ödülü kazandıran film, değersiz kılınan bireylerin trajedisini eleştirel bir dille sorgulatırken, tekstil atölyesinde çalışan Serap adlı bir genç kadının gerçekçi hikayesini tüm çıplaklığıyla seyirciye aktarıyor.

'Serap'ın hikâyesi Türkiye'nin izdüşümüdür'

Filmin yönetmeni Emine Emel Balcı'nın, "bir kadın hikayesi" olarak nitelendirdiği "Nefesim Kesilene Kadar" filminin temasını, görüntü yönetmeni Murat Tuncel ile DİHA'ya anlattı. Balcı, "filmin tümü neredeyse yakın çekimden oluşuyor. Bu bilinçli olarak yani senaryoya uygun bir şekilde çekilmiş sahnelerdir. Çünkü nefessizce süren bir hayat var. Aslında ben de bu yaşamı yakından, gerçekçi bir izlenim yaratarak vermek istedim" dedi. Balcı, oyundaki Serap karakterinin hikâyesinin Türkiye'nin izdüşümü olduğuna vurgu yaparak, "Nefesim kesilene kadar filmi, genç bir kadın etrafında dönüyor, onun iç dünyasını yansıtmaktı amacım, yani onun etrafında dönen hiçbir olay sebepsiz değil, bu ülkedeki her kadının, bireyin yaşadığı çıkmazlardır" diye konuştu.

'Kadını sadece insan olarak vermek istedim'

Filmden alınacak politik mesajları izleyenlere bıraktığını söyleyen Balcı, "Sinemacı olarak baktığımda, içimizden insanların cinsiyetçi, belki bilerek ya da bilmeyerek ayrımcı bir tavır içine girdiğini düşünüyorum. Ama bunun tek sorumlusu sinemacının kendisi değil, öyle bir dünyada yaşıyor, öyle kodlarla büyütülüyoruz. Bu senaryoyu yazarken dünyadaki ve Türkiye'deki o kadın temsiliyetinin dışına çıkmak istedim. Kadın figürünü ajite etmeden ya da bir cinsel obje yapmadan, sadece bir insan olarak verebilmeyi başarmak istedim" ifadesinde bulundu.

'Eğrisi ve doğrusuyla bir kadın karakter olsun istedim'

Serap karakterini yazarken bir kadın olarak var olan kodlamaların dışında tarafsız olmaya çalıştığına dikkat çeken Balcı, "Eğrisi ve doğrusuyla bir kadın karakter olsun istedim. Kötülüğün kaynağı, yaşadığımız toplumun içindedir. İyi ve kötü yönlerine rağmen bu genç kadının mücadelesini gösterebilmek, anne, abla, sevgili dışında bir kadın karakterini ön plana çıkarabilmek önemliydi. Serap'ın üzerindeki o baskı aslında şuan Türkiye deki tüm kadınların hissettiği baskıdır diyebiliriz" dedi.

'Vahşi kapitalizm bireyi nefessiz bırakıyor'

Ayrıca "Nefesim Kesilene Kadar" filminde vahşi kapitalizmin içine sıkışmış bireylerin, insanın kendi hayatına da yabancılaştığını gösterdiğine vurgu yapan ve "İnsanının her anını baskı altında tutan kapitalizm, bireyi soluksuz nefessiz bırakıyor" diyen Balcı, mevcut sistemde "sizin dışınızda herkesin sizin hakkınızda söz sahibi" olduğuna değindi. Balcı, "İşte bütün bu kaotik ortamda sadece kendisi için kararlar almaya çalışan bir kadını vermeye çalıştım, bu en önemli amacımdı" diye konuştu.

Omuz kamerasıyla çekilen bir film

Filmin çekimleri ve konu arasındaki ilişkilere dikkat çeken görüntü yönetmeni Murat Tuncel ise, "Nefesim Kesilene Kadar" filminin temasını ve çekimlerini değerlendirerek, filmin amacının bu kaotik ortamda bir kadının iç dünyasını yansıtmak olduğunu vurguladı. Tuncel, "Hikaye Serap'ın etrafında dönen bir olay örgüsüdür. O yüzden filmin tamamını omuz kamerasıyla çektik. Kamera hep karakterin peşinde oldu. Film gerçekçi bir senaryo üzerine yazıldığı için mümkün mertebe yapay ışık ve ortamlardan kaçınmaya çalıştık, filmde gördüğünüz tekstil atölyesi, duvarındaki yazılar hepsi gerçek… Gerçekten baktığımız zaman insanı yoran bir yaşam, kapitalizmin getirdiği sonuçlarla, beraber küçük atölyelerde çok düşük ücrete çalışan sigortasız insanların yaşamını gözler önüne seriyor. İçinde bulunduğumuz tüm bu koşulları eleştirel bir dille anlatmaya ve seyirciye yansıtmaya çalışan bir filmi çekmek de kolay olmadı" diye anlattı.

(nö-nb/kk/ns)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR