DİHA - Dicle Haber Ajansı

Kültür Sanat

'Atılan her kurşun yarınımızı eksiltiyor'

 
18 Aralık
09:08 2015

İZMİR (DİHA) - Özcan Alper'in vizyona giren "Rüzgarın Hatıraları" filminde senaryo danışmanlığını yapan yazar Ahmet Büke, Kürdistan illerinde insan ölümlerin yanında tarihi ve kültürel varlıkların da yok edilmesi veya tahrip edilmesine değinerek, "Biz belleğimize dayanarak gelecek kurabiliriz. Atılan her kurşun yarınımızı eksiltiyor aslında" dedi.

Özcan Alper'in vizyona giren Rüzgarın Hatıraları filminde senaryo danışmanlığını yapan ve Kumrunun gördüğü, Ekmek ve Zeytin gibi kitapların yazarı olan Ahmet Büke, filmde Ermeni bir aydının yaşamını konu alan Aram'ın hikayesinin bugün de farklı hikayelerde ortaya çıktığını söyledi. Filmdeki Aram'ın bir repliğini hatırlatan Büke, "Aram'ı çok iyi ifade eden bir replik vardı filimde. 'Kara koyun gibisin sen. Nereye gitsen tanınırsın, bilinirsin.' Bu söz aslında bu topraklarda yaşamış ve sistemin istemediği, tehdit gördüğü herkesi işaret ediyor" dedi.

Büke, bütünüyle bu topraklara ait olmasına rağmen ötekileştirilen, hedef haline getirilen sonra da fiziken ortadan kaldırılan bütün bireyler ve siyasi tercihler için dün olduğu gibi bugün de Aramların olduğunu, zamanın değiştiğini ancak, Türkiye'de tehdit ve bertaraf etme halinin değişmediğini söyledi.

'Sonunda masaya dönülecek ama…'

Dünyanın hiçbir yerinde savaşarak sorunların çözülmediğine dikkat çeken Büke, bu gerçeği savaşın bütün tarafların bildiğini ve en sonunda masaya dönüleceği için tarafların en güçlü haliyle masaya dönmek istediğini belirtti. Savaşın çözümü için tekrar masaya oturulacağına inandığını söyleyen Büke, ama diyerek şunları belirtti: "Bu süreçte elbette en yoksullar, en çaresizler, en alttakiler en büyük yıkımı yaşıyor. Her iki tarafın kayıplarına baktığımızda bunu görüyoruz. Bir de bu işin nasıl tekrar barış aşamasına geleceği konusu var. Savaş derinleştikçe insani ve moral maliyeti artıyor. Yeniden konuşmak zorlaşıyor. Halkların tercihleri ve beklentileri değişebiliyor. Geri dönülmez bir eşik de var hayatta. Orası hepimiz için çok tehlikeli."

'Atılan her kurşun yarınımızı eksiltiyor aslında'

Kürdistan illerinde insan ölümlerin yanında tarihi ve kültürel varlıkların da yok edilmesi veya tahrip edilmesini de değerlendiren Büke, "Sadece yaşayanların değil taşın toprağın, yapıların ve mekânların da hafızası vardır ve biz belleğimize dayanarak gelecek kurabiliriz. Atılan her kurşun yarınımızı eksiltiyor aslında" dedi.

'Yaşarken çaresizlik hissiyle boğuşmak yazıyı soluklaştırır'

Edebiyatın usta isimlerinden Ahmet Arif'in esinlediği Sur ilçesinin, Ahmet Telli'nin şiirlerine konu olan Mardin'in kadim tarihinin bugün yok edilmesiyle aslında edebiyatında yara aldığına işaret eden Büke, "Edebiyat yaşamdan bağımsız bir alan değil. Hayat bu halde akarken öykünün, şiirin, romanın yarasız kalabileceğini düşünemeyiz. Bir de böyle zamanlar sözün ve yaratının hükmünün kalmadığı yaptığınız işin anlamsızlaşmaya başladığı hissini çoğaltır. Yaşarken çaresizlik hissiyle boğuşmak yazıyı soluklaştırır" diye konuştu.

'Ses çıkarmak iradeyi taşıyan asgari bir örgütlülükle mümkün oluyor'

Kürdistan'daki katliamlara karşı batının sessizliğini duyarsızlık olarak görmediğinin altını çizen Büke, ses çıkarmak iradeyi taşıyan asgari bir örgütlülükle ve moral üstünlükle de mümkün oluyor çoğu zaman. Bu tarafta eksik olan ya da henüz başarılı olmayan mesele bu galiba" diyerek batının örgütsüzlüğüne dikkat çekti.

(sç/avt)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR