Komün sanat atölyesi: Jî Sanat
CİHAN BAŞAKÇIOĞLU
İSTANBUL (DİHA) - Son dönemde sanatı komünal ve kollektif tazda esas alarak kurulan atölyelerden biri de bir grup genç sanatçının Kadıköy'de kurduğu Jî Sanat Atölyesi. Atölyenin kurucularından Servan Çetinkaya, Ortadoğu'da silah gücü daha yüksek olanın, onurunu korumaya çalışan insanlara karşı açtığı bir savaş ortamı yaşandığını belirterek, "Büyük sanatçı Aram Tigran'ın 'Ne kadar tank, tüfek ve silah varsa hepsini eritip saz, cümbüş ve zurna yapacağım' sözünü yineliyoruz" dedi.
Türkiye'de resmi ideolojinin "kültür merkezleri" furyasına karşı komün, kolektif yaşamı esas alarak kurulan atölyelerin sayısı her geçen gün artıyor. Bu atölyelerden biri de İstanbul Kadıköy'de bir grup genç sanatçının bir araya gelerek oluşturduğu Jî Sanat Atölyesi. Atölye ismini, devlet tarafından yıllarca yasaklanan ve yok edilmek istenen Kürtçedeki "yaşam" sözcüğünün kökü olan "jî"den alıyor. Atölyenin kurucularından Servan Çetinkaya, piyasaya karşı alternatif yaratmak ve aynı zamanda kolektif bir saha açmak için kurulan bu atölyenin sanatta var olan kaostan bir çıkış çabası olduğunu söyledi.
Çalışmalarının sanatta bir tür "üçüncü yol" denemesi olduğunu kaydeden Çetinkaya, ilk olarak ressam ve dansçı iki arkadaşın ortaya attığı fikirden yola çıkarak böyle bir oluşuma gittiklerini anlattı. Çetinkaya, "Fikir daha sonra geliştirildi. Dediğimiz gibi kolektif bir sahadan söz ediyoruz. Burada isimlerin tek tek önemi yok. Birlikte bir üretime gidilince isimlerin değeri ortaya çıkıyor. Örneğin; yoldan geçen mahalleli bir teyze bile atölyenin duvarına asılacak bir şey için düşüncelerini dile getirdi ve buna göre hareket edildi. Aslında bu anlamda Kadıköy'ün demokrat mahallelerinden biri olan Yeldeğirmeni Mahallesi'nin dokusu da göz önünde bulunduruldu" diye konuştu.
'Sistemin kurumları içerisinde silik durmaktansa…'
Dönemin koşullarının net olarak kendilerini sanat yapmaya ittiğini ifade eden Çetinkaya, var olan sistemin kurumları içerisinde "silik" durmak yerine, sisteme sanatla güçlü bir cevap olmaya çalıştıklarını dile getirdi. "Dönemin koşulları bizi birlikte olmaya, birlikte iş-sanat yapmaya zorluyor. Sistemin çeşitli kurumları içinde silik durmayı seçemezdik. Çünkü, sanatın güçlü bir cevap olduğunu biliyoruz" diyen Çetinkaya, atölyeyi kurarken hiçbir maddi altyapıları olmamalarına rağmen güçlerini fikri destekleyen insanlardan aldıklarını söyledi.
'Komün ve kolektif yaşam esas alınıyor'
Şu an ise kurulan sanat atölyesinde çeşitli çalışmalar yapıldığını söyleyen Çetinkaya, resim, dans, müzik, pilates ve beden farkındalığı gibi atölyeler oluşturduklarını aktardı. Öte yandan akustik konserler, söyleşiler ve ücretsiz film gösterimleri gibi etkinlikler de yaptıklarını söyleyen Çetinkaya, çalışmalarda komün-kolektif yaşamın esas alındığına dikkat çekti. Çetinkaya, "Dışarıdan gelen herkese açık bir atölye. Böyle bir sınırlamamız yok. Kuruluşundan beri komünal mantıkla ilerlemeye çalışıyor" dedi.
'Sanat yaşamdır'
Sistemin ve devletin açtığı alışılmış kültür merkezi zihniyetinden farklarını "Özgürlük, tek tipleşmenin olmaması ve belli devletçi bir kalıba girilmemesi" şeklinde özetleyen Çetinkaya, sanat atölyesinin isminin de Kürtçedeki "yaşam" sözcüğünün kökünden aldığına dikkat çekti. Çetinkaya, "Jî Kürtçedeki 'yaşam' sözcüğünün köküdür. Kadın (jin) ve yaşam (jiyan) sözcükleri de buna nüfuz ediyor. Sanatın çıkış noktasının kadın olduğunu düşünüyoruz. Ve sanat, yaşamdır" ifadelerini kullandı.
'Sanat ve estetik önemli bir ayak'
Atölyede özel olarak 7-8 kişilik bir kadronun çalıştığını söyleyen Çetinkaya, genel olarak ise kolektif ve komün yaşamdan dolayı atölyelere katılan herkesin çalışan olduğunu söyledi. Son olarak Kadıköy'de Rasimpaşa Mahallesi'nde Macit Erbudak Sokakta bulunan atölyeye tüm yurttaşları davet eden Çetinkaya, "Ortadoğu'da bir savaş ortamındayız. Bu silah gücü daha yüksek olanın, onurunu korumaya çalışan insanlara karşı açtığı bir savaş ortamı. Savaşları durdurmak belki daha zor. Fakat, insanlığa yeni saldırıların yaşanmaması için sanat ve estetik önemli bir ayak oluyor. Büyük sanatçı Aram Tigran'ın 'Ne kadar tank, tüfek ve silah varsa hepsini eritip saz, cümbüş ve zurna yapacağım' sözünü yineliyoruz" dedi.
(sç/fç/öç)