'Sanatçılar halkın temsilcileri olmalıdır'
İSTANBUL (DİHA) - Dengbêjlik ile opera arasında güçlü bir bağ kurarak Kürt müziğine büyük katkılar sunan Kürt Opera Sanatçısı Mîzgîn Tahîr, sanatçıların kendi halkının temsilcileri olması gerektiğini ifade ederek, "Bu kadar zorluk içinde bir festival çalışması yürütmeleri önemlidir, kutluyorum arkadaşları. Ancak bu yeterli değil bizden beklentiler var. Kültür öyle kolay bir şey değil büyük kavgalar veriliyor bunun için. Bu konuya kendini bağlayacaksın ve kendini ölüsü yapacaksın" dedi.
İstanbul'da düzenlenen 2. Kürt Kültür Sanat Festivali çeşitli etkinliklerle devam ederken, dört parça Kürdistan'dan Kürt sanatçılar da sanatlarıyla festivale renk katıyor. Rojava'nın Dirbêsiye kentinden Mîzgîn Tahîr de, bu sanatçılardan biri. Kürt opera sanatçısı Tahîr, dengbêjlik ile opera arasında güçlü bir bağ kurarak eserleriyle Kürt müziğine büyük katkılar sunuyor.
Zor koşullarda okuyan Tahîr, her ne kadar müzik ile haşır neşir olan bir aile içerisinde büyüse de, uzun bir süre konservatuar okumak için mücadele verir. Ailesinin müzik okumasını istememesi üzerine Tahîr, bu tutkusunun peşinden gider ve Şam'da 2 yıllık Arkeoloji Bölümü ile birlikte konservatuar hazırlıkları içerisine de girer. Bu süreçte yaptığı müziğin Kürt halkının müziğine hizmet etmesini isteyen Tahîr, "Kürt müziğinin üzerine ne ekleyebilirim? Bu kadar güçlü bir kültüre sahip olan Kürtlerin sanatını müziğini neden başkaları da duymasın?" sorularını kendisine sorar.
2 yıllık Arkeoloji Bölümü serüveninin ardından 3 dersini vermeden konservatuara geçen Tahîr, konservatuarı Şam'da okur ve böylece opera ve müzik, hayatının bir parçası olur. Kürt halkının müziğini geliştirmek ve duyurmak isteyen Tahîr, daha sonra Êlîh'in (Batman) Hêskîf Orkestrası'nı kurar. Bu orkestrayla çalışma arkadaşları ile birlikte birçok çalışma yapar ve Amed (Diyarbakır), İstanbul, Êlîh, Dersîm ve Kuzey Kürdistan'da birçok konser verir.
Fakat hem maddi hem de orkestrada yer alan çalışma arkadaşlarının başka işler ile uğraşmasından Hêskîf Orkestrası durdurmuş bir durumda. Rojava Devrimi sürecinde devrimi anlatan üç parça hazırlayan Tahîr, şimdi de Kürdistan'da devlet soykırımına ilişkin bir şiiri yazıp seslendiriyor. Şiiri yazarken televizyonda bir annenin "Diyorsun ki bunlar gerilladır, öldürdüklerim. Ya bu karnımda ki bu da mı gerilladır." feryadından etkilenerek yazar.
'Dengbêjlik Kürt halkına has bir sanattır'
Birçok şeyin Mezopotamya topraklarında oluştuğunu ifade eden Tahîr, "Opera'nın da Doğudan alınmış olabileceğini düşünüyorum. Destanlar operaya çok yakındır. Hem hikaye var , hem olay, kişi, müzik ve tiyatro içinde vardır. Ama bizde dengbêjlikte sadece ses var. Avrupa bunu çok geliştirdi ve adına opera dediler diye düşünüyorum. Dengbêjlik hiç bir halk kültüründe yoktur, Kürtler hariç. Bir tek biz Kürtlerin içinde var dengbêjlik. Bu nedenle el atmak ve dünyaya duyurmak istedim" dedi. Kadınların erkeklerden daha farklı sanata baktığını dile getiren Tahîr, kadınların olayları anlayarak derinden yaşadıklarını ve o olaya renk verdiklerini söyledi. Hasankeyf Orkestrası'na ilişkin de konuşan Tahîr, "İçimizde kaldı projenin durdurulması. Boğazımızda yutamadığımız bir lokma gibi. Biz bir alt yapı oluşturduk umarım başkaları da bunu geliştirir" diye konuştu.
'Bizden beklenenler var'
Sanatçıların kendi halklarının temsilcileri olması gerektiğine vurgu yapan Tahîr, "Sanatçılar halklarının acılarını söylemeliler. Bu ağır bir şeydir kolay da değildir. Özellikle de savaş koşullarında acıları seslendirmek çok zordur" diye ifade etti. Mezopotamya Kültür ve Sanat Merkezi'nin bu yıl 2'incisini düzenlediği Kürt Kültür ve Sanat Festivali'ne de değinen Tahîr, "Bu kadar zorluk içinde bu çalışmaları yürütmeleri önemlidir, kutluyorum arkadaşları. Ancak bu yeterli değil bizden beklentiler var. Kültür öyle kolay bir şey değil büyük kavgalar veriliyor bunun için. Bu konuya kendini bağlayacaksın ve kendini ölüsü yapacaksın" diye belirtti.
"Sen halkının yaşadıklarının içinde değilsen yaşananlar sana hafif gelir etkilemez" diyen Tahîr'in Kürdistan'da devlet ablukası altında ki bir annenin feryadından etkilenerek yazdığı ve orkestrası ile birlikte seslendirdiği şarkının sözleri şöyle;
"Hey can hey can hey cano hey can cano can arzano
Dem dema dewrano can cano can arzano
Roj şiyaro asmana hey can cano can arzano
barê jîne girana hey can cano can arzano
Amed, Cizîr, Sîlvane li dewrane fermano can arzano
Nala nala tifingano hey can cano can arzano
Ji hova nekin daxawazan mirovanon can cano can arzano
Pişta me li feleke giredano tolano can arzona
Kêfene xwe li mil kir ser singa ferşîngino can arzano
Cot keziyane em e qurf bikin tu armanca me dan hilkin can arzano
Meydana şer girano li dewrane
Li meydane şer girano hey can cano
Me pişta xwe gireda bi rextano can arzano.
Keça berî xortano can kurbano
Ka wer binerin ve care kî berxe kî berano
Qeyrîna min ji kezêbe, banga min li dijmîna
Kura min vaye şehîde, keça min vaye li meydane,
Ger ew jî bibe kurban van tov di nav cigerada can arzano"
(sde/za/avt)