DİHA - Dicle Haber Ajansı

Dünya

Belçika Göç ve İltica Bakanı: Türkiye anlaşmadan dönerse, B planı devreye girer

 
31 Mayıs
18:38 2016

HABER MERKEZİ (DİHA) - Belçika'nın Göç ve İltica Bakanı Theo Francken, Türkiye'nin mültecilere ilişkin AB ile yapılan anlaşmayı tek taraflı feshetmesi ve sınırlarını açması durumunda, B planlarının devreye gireceğini söyledi. Rojava konusunda ise eksiklikleri olduğunu kabul eden Francken, bu bölgenin daha fazla desteklenmesi gerektiğini belirterek, mülteci akının önüne geçilebileceğini söyledi.

Belçika'nın Göç ve İltica Bakanı Theo Francken, Stêrk Tv'den Ulaş Ömer Demir'in sorularını yanıtladı. Francken, geçen yıl Belçika'ya gelen mülteci sayısının 45 bin civarında olduğuna dikkat çekti. Francken," Geçen sene yaklaşık olarak 45 bin civarında kişi Belçika'ya alındı. Gelenlerin büyük bir bölümünü Suriyeliler oluşturuyor. Genelde Suriyeli, İranlı, Iraklı, Türkiyeliler. Gelenler Kürt mü değil mi bilemiyoruz. Kesin Kürtler de var içinde ancak bu konuda tam bir sayı veremiyoruz. İltica başvurusu yapanların çoğunluğu Suriyeli değildir. Daha çok Iraklı mülteciler. Çok sayıda Afgan da var. Ancak şuanda başvurular azalmış. Ama Suriyeliler iltica başvurusunda sürekli olarak azınlıkta kaldılar."

Mülteciler konusunda Türkiye AB arasındaki anlaşmaya değinen Theo Francken, neden Türkiye ile anlaşma yaptıklarını şu sözlerle açıkladı: "Çünkü Türkiye, Avrupa'yla ciddi bir sınırı var. Ve denizden de ulaşımı kolay. İnsanlar botlara binip Avrupa'ya ulaşabiliyor. Türkiye'nin Avrupa ile sınırı var ama Afganistan için böyle bir şey sözkonusu değil. Suriye'nin de Avrupa ile sınırı yok. Tabi ki de Türkiye, Avrupa geçmek için en önemli bir transit geçiş ülkelerinden birisi. Türkiye'nin Yunanistan'a sınırı var, Avrupa'ya ve Şengen'e sınırı var. Bundan dolayı Türkiye ile anlaşmak yapmaktan başka bir seçeneğimiz yok. Malum Türkiye, Avrupa'ya bir deniz mili uzaklıkta. Dünya coğrafyasındaki yeri belli. Stratejik olarak çok önemli bir merkezde yer alıyor, yani Afrika, Ortadoğu ve Avrupa arasında yer alıyor ve aynı zamanda Suriye ve diğer ülkelerle olan sınırından dolayı önemi artıyor."

Mülteciler konusunda Esad yönetimiyle bir anlaşmanın safça olduğunu da dile getiren Belçikalı bakan, Türkiye ile anlaşmanın en mantıklı adım olduğunu dile getirdi.

"Suriye ve Esad'la anlaşma mı bu çok safça olur. Esad şuanda kendi ülkesi üzerine ne söyleyebilir ki! Suriye ile anlaşmanın herhangi bir anlamı olmaz. İran'ın Avrupa ile sınır yok. Yani İran ile istediğin kadar anlaşma yapabilirsin. Ama sözkonusu olan Türkiye'nin Avrupa ile olan sınırıdır. İnsanlar Türkiye'den Avrupa'ya geçiyor. İran'dan Avrupa'ya geçiş imkan dahilinde değil. Onun için Türkiye ile bir anlaşma daha mantıklı."

Rojava ve Irak'ın mülteciler konusunda neden desteklenmediği yönünde yöneltilen bir soruya ise Francken, bu konudaki eksikliklerinin olduğunu kabul ederek şu yanıtı verdi: " Evet bu doğrudur. Bu konuda çok daha fazla çaba gösterebilirdik. Kuzey Irak ve Kuzey Suriye'de mültecilerin durumu ilgili bir şeyler yapabilirdik ve hala yapmamız gerektirdiğini de düşünüyorum. Bu bölgeleri daha fazla desteklememiz gerekir. Daha fazla destekleyerek ortada mültecileri barındırabiliriz. Bu konuda size katılıyorum."

Türkiye ile AB arasındaki anlaşma konusunda Türkiye'nin gerçek niyetini bilmediğini de dile ifade eden Theo Francken, "Tabi ki sayın Erdoğan'ın kafasında neler geçtiğini bilemem, aynı zamanda Türk hükümetinin gerçek niyetinin de ne olduğunu bilemem. Siyasete kimin hangi niyette olduğunu bilmek oldukça zordur. Sadece bu anlaşma Avrupa ile Türkiye arasında yapıldı. Bu anlaşma güzellik ödülü kazanacak değil. Ama oldukça etkili ve verimli bir anlaşma oldu. Gelen mülteci akını oldukça azaldı. Artık botlar yok, botlar boş. Ege ve Akdeniz'de boğulan mülteci sayısı da neredeyse yok. Benim için önemli olan bu." diye konuştu.

Kuzu'nun tweet'inden haberdar

Bakan Francken, bunları söylerken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başdanışmanı olan Burhan Kuzu'nun yakın zaman önce twitter hesabından yaptığı 'Türkiye'ye vize serbestisi sağlanmazsa, mültecileri göndeririz' şeklindeki paylaşımın haberdar olduğuna da ifade etti.

'Bütün şartların yerine getirilmesi prensibinden geri adım atmayacağız'

Francken, buna ilişkin ise şunları söyledi: "Bunu ben de okudum, ama burada önemli olan anlaşmalara sadık kalmaktır. Vize serbestisi konusunda Türkiye'nin bütün şartları yerine getirmesi gerekir. Şu anda Türkiye'nin yerine getirmediği 7 şart var. Bütün şartlardan 7 şart çıkartılamaz. Türkiye'nin daha kat etmesi gereken yol var. Bazı şartları yerine getirdiler ama olması gerektiği yerde değiller. Bunun nasıl ilerlediğini hep beraber göreceğiz! Bütün şartları yerine getirmeleri gerekir. İyi, olabilir ama anlaşmanın vize serbesti bölümü, Türkiye'nin bütün şartları yerine getirme şartı bağlanmıştır. Bu bir anlaşmadır, bırakın herkes anlaşmaya sadık kalsın. Eğer Türkiye bu anlaşmadan geri dönerse, bu Türkiye'nin problemidir. Önemli şartların yerine getirilmesidir. Terör Yasası'nın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni yasalarına göre değiştirilmesi gerekir. Eğer Erdoğan bunu değiştirmek istemiyorsa, bu bütün şartların yerine getirilmediği anlamına geliyor. Biz bütün şartların yerine getirilmesi prensibinden geri adım atmayacağız. Bu çok net bir prensiptir, bunu isterse 5 kere 10 kere 20 defa tekrarlayayım, bu Belçika Hükümeti'nin aldığı bir karardır."

Francken, yine anlaşma maddelerinden birisinin Türkiye'nin AB üyeliği için bir fasıl daha açılması olduğunu da hatırlatıp, yeni AB Bakanı Ömer Çelik'in, AB'ye yönelik açıklamasına cevap verdi. Francken, "Evet, anlaşmada başka bir şartta Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği için yeni bir fasılın açılmasıdır. Bu sadece 20den fazla fasıldan birisidir. Türkiye, AByi istemese bile anlaşmada Türkiye'nin üyeliği üzerine de görüşmeler oldu. Belçika ve Avrupa bu anlaşmalarda kendisinin üzerine düşen görevleri yapacak. Türkiye de AB'ye girmek isterse gereken değerlendirmeleri yapacağız. Ne olacağına bakacağız, göreceğiz" ifadelerini kullandı.

B Planı

Theo Francken, her şeye rağmen AB ile yapılan anlaşmanın Türkiye tarafından ihlal edilmesi ve sınırların açılması durumda, B planını devreye sokacaklarını da söyledi.
Francken'in bu konuda şu ifadeleri kullandı: "Eğer Türkiye ile yaptığı anlaşma başarısız olursa, bunu her ne kadar arzu etmesem de B planı arayışına girmeliyiz. Biz bunu yapacağız. Ben açık söyleyebilirim ki, göçmen ve iltica kaosu konusunda 2015 yılından sonra hiçbir Avrupa hükümeti duramaz, kimse bu konuda beklemez. Genel olarak kontrol altına alınması gerekir. Bu konuda böyle bir tarzda iyi bir politika olması gerekir. Yeni bir durumun ortaya çıkması konusunda kimse izin vermez. Bu istenen bir durum değil. Bu konuda bir çözümün mutlaka olması gerekir."

'İltica başvuruları konusunda Cenevre Sözleşmesi'ni temel alıyoruz'

Bu sözlerinin devamında Belçika'nın iltica politikasına değinen Francken, şunlara dikkat çekti: "Böyle bir durumda insanlar gerçek bir tehdit altında olması gerekir. Gelen insanların gerçek anlamda bir savaş bölgesinden gelmesi gerekir. İltica başvurusunun kabul edilmesi konusunda 2 başlık söyleyebilirim. Cenevre Sözleşmesi'ni temel alıyoruz. Eğer inanç ve kimliğinden dolayı tehdit altındaysan,örnek olarak Kürtler gibi.. İnanç, renk, cinsel kimlik tercihlerinden dolayı değişik sosyal grupların ölüm tehdidi altında olması durumunda, yani şahsi olarak tehdit altında olması iltica başvurusunun tanınması önemlidir. İkincisi ise korumayı teşvik etmek, insanlar savaş bölgesinden gelmesi bireysel olarak tehdit altında olması, ülkelerindeki savaştan ve olaylardan dolayı insanların ülkelerine gönderilmemesi durumunda kabul edilir. Bunlar Belçika'da iltica başvurularının kabul edilmesi ve korumanın teşvik edilmesinin temel şartlarıdır."

Francken röportajında Avrupa'daki saldırılarla ilgili olarak gelen mülteciler içerisinde şu ana kadar iki kişinin tespit edildiği bilgisini de paylaştı.
Belçikalı bakan "2 insan sahte pasaportla içeri girmişti. Normal olarak bu böyledir, bunlar kanıtlıdır. Belçika toplu gelen kişiler konusunda elimde bir kanıt yok. Doğru olup olmadığı konusunda bir şey söyleyemem. Sadece Belçika için söyleyebilirim ki böyle bir şey yok" dedi.

10-11 bin mülteci ülkelerine geri döndü

Belçikalı bakan geri dönüşler konusunda da bilgi verdi. Geçen yıl 10-11 bin kadar insan geri gönderildiğini belirten Francken, "Bu bir başarıdır. 700 Iraklı kendi isteğiyle geri döndü. Biz hem kendi istekleriyle hem gönderilmeleri gerekiyorsa gitmelerinden yanayız. Bir önceki yıldan daha fazla insan geri döndü. Bir önceki yıldan daha fazla suçlu-kriminal cezaevlerinden çıkarak geri döndü. Biz bu konuda gelişim için çabalıyoruz. Yoğunlulaşmamız ilticası kabul olmayanların dönmesi üzerinedir. Geri dönüşe dair rakamlar olumlu yönde ilerliyor. Daha iyi bir dönüşün sağlanması için devlet sorumluluğunda bir süreçtir" ifadelerini kullandı.

'Kürtlerle olan çatışmadan dolayı, bazı soru işaretlerimiz var!'

9 Mart'ta Türk yetkililerle yapılan toplantı konusunda da konuşan Theo Francken, Türk tarafının beklentileri olduğunu, ancak kendilerinin bu konuda bazı soru işaretlerine sahip olduğunu altını çizdi.

Francken, "Amaç bu toplantıda konuşulanları masaya yatırmak değil. Ancak şuan Türkiye ile iyi işbirliği içerisindeyiz. İyi bir bilgi alışverişimiz var. Hem polis ve güvenlik konusunda, hem mülteciler konusunda bir işbirliğimiz var ve sürecek. Sadece Türk hükümetinin terörizmle mücadele konusunda beklentileri var. Belçika hükümetinden istihbarat isteniyor. Ancak İçişleri Bakanı Janbon bunun bir getirisi olacağını düşünmüyor. Dolayısıyla bu konuya dair herhangi bir anlaşma yok. Türkiye'den bu kararla döndük, çünkü şu sıralar Türkiye'nin doğusunda Kürtlerle olan çatışma dolayı, bazı soru işaretlerimiz var" diye konuştu

Röportajında Belçika'da yaşayan Kürt toplumuna dair memnuniyetini de dile getiren Theo Francken, Kürt halkına teşekkürlerini sundu. Francken, bu konuda şunları söyledi: "Tabi ki Belçika'da çok Kürt var. Benim yaşadığım bölge; Herent, Lubbeek, Leuven'de, benim belediye başkanlığı yaptığım yer aynı zamanda, çok Kürt var. Benim gözlemlediğim Kürtler çok çalışıyor, vergilerini veriyorlar, güçlü bir ekonomi için sorumluluklarını yerine getiriyorlar. Bence bu iyi, daha çok iş, iyi bir ekonomi ve bu Kürtlerin katkısıyla oluyor. Bunun için onlara minnettarız. Kürtler iyi entegre oluyorlar. Her toplumda pürüzler var ama bunlar büyük problemler değil. Netleştirmemiz gereken Flemenkçe öğrenmeleri ve entegre olmaları, okula gitmeleri, meslek öğrenmeleri gerekli hem kendi işyerlerini açmaları hemde değişik sektörlerde çalışmaları açısından. Flaman bölgesinde tabi ki bu zorunlu dil dersleri nedeniyle daha hızlı ilerliyor. Ama genel olarak Belçika ve Flaman bölgesinde ilerleme olumlu. Bu nedenler Kürt toplumuna teşekkür ediyoruz."

(öç)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR