Asur'lardan günümüze Kürt tehciri

DENİZ NAZLIM
ANKARA (DİHA) - Araştırmacı-yazar Pervin Erbil, Asur devletinden başlayarak Kürdistan'da hâlâ devrede olan tehcir politikasını "Zagros'un Ötesinde" kitabında ele alıyor. Kürt toplumun tehcirle ne sıklıkta karşılaştığı ve yansımalarının ne olduğu sorularına cevap arayan kitap, bugün sokağa çıkma yasaklarıyla tekrardan uygulamaya konulan tehcir politikalarını anlatmak bakımından da önemli bir rehber niteliği taşıyor.
"Zor" ve "göç" kelimelerini içinde barındıran tehcir, Kürt toplumu için acı ve tarihsel bir gerçek olduğu gibi bu gerçeği Kürt toplumunun yaşadıkları üzerinden çok yönlü sonuçlarıyla ele alan kaynak sıkıntısı yaşanıyor. Araştırmacı-yazar Pervin Erbil, bu konuda boşluğu gidermek için kaleme aldığı "Zagros'un Ötesinde" kitabıyla oldukça iddialı. Erbil, Kütler için tehciri, arkaik çağlardan günümüze kadar ayrıntılı bir şekilde "Zagros'un Ötesine: Zamana Yayılmış Kürt Tehcir Gerçeği" adlı kitabında ele alıyor. Kısa süre önce raflarda yerini alan kitap, Peri Yayınları'ndan çıktı.
Yazar Erbil, "Kürt toplumu tehcir ile ne sıklıkta yüz yüze geldi?", "Tehcir gerçeğinin onun sosyal, siyasal, ekonomik ve etnokültürel yapısına yansımaları nelerdir?" sorularına "Zagros'un Ötesinde" kitabında cevap arıyor.
Asur'ların Kürdistan'a uyguladığı tehcir ile başladı
Zagros'un Ötesi'nde kitabı 5 bölümden oluşuyor ve yazar Erbil, ilk bölümde; "Karanlıkta kalanlar" olarak nitelediği 1916-1917 tarihlerindeki tehciri ele alarak başlıyor. Lozan ve Kürt isyanlarının arkasından getirdiği tehcir ve 1989-1999 yıllarında yaşanan kirli savaşın tehcir politikalarını da ayrıntılı olarak kitapta ele alıyor.
İlk bölümün sonunda "Arkaik çağlardan günümüze diğer Kürt tehcirleri" adlı bir bölüm dikkat çekiyor. Yazar bu bölümde Kürdistan coğrafyasında tehcir bir devlet politikası olarak uygulayan ilk sömürge gücünü Asur devleti olduğundan yola çıkıyor. Bizans ve Osmanlı politikaları ile tehcire yol açan ikili anlaşmalara yoğunlaşıyor.
Farklı bakış açısıyla ilgileri toplayan ilk bölümde "Kürdistan'da gizli tehcir" bölümünde ise yol yapımlarından, Kürt sosyo-ekonomisiyle oymaya kadar tehcirin gizli hallerini araştırıyor.
Tehcirin kültürel etkileri
Kitabın ikinci bölümünde ise, tehcirin Kürtlerin kültürel yapısı ve ulusal karakteri üzerindeki yarattığı etkiler araştırma konusu. Yazar, bu 1916-17 yıllara arasında Kürt kültürünü en iyi yansıtan bölgelerde olan Eleşkirt, Patnos ve Tutak'a bağlı köylerinde Rus işgali gerekçisiyle Kürtlerden birkaç ailenin 1919 yılında Konya bölgesine gelerek kurdukları Burunağıl köyüne odaklanıyor ve "Neden Burunağıl?" sorusuna cevap veriyor. Daha sonra geleneksel Kürt kültürel yapısı ve örgütlenmesini konu ediniyor.
Ayrıca kitap tehcirin Kürt toplumu üzerindeki sosyo-politik sonuçlarını da gözler önüne seriyor.
Kitap bir bütün olara tarihsel niteliğinin yanı sıra antropolojik niteliğiyle de ilgileri üzerine çekiyor. Kitabın son bölümünde "Efsaneler" ve "Gerçekler" başlıkları altında adeta Kürdün özüne yolculuğa çıkılıyor.
Asurlarla başlayan tehcir devam ediyor
Kitap Kürtlerin Arkaik dönemden, 1999 yılında ara verilen kirli savaşın dayattığı tehcir politikalarını ele alsa da günümüzde Kürt illerinde yapılmak hayata geçirilmek istenen uygulamaların kökenini anlamak için yegane bir rehber niteliğinde. Keza Asurlarla başlayan Kürtlere yönelik tehcir, bu gün "sokağa çıkma yasağı" adı altında başlatılan uygulamalarla devam ediyor. 24 Temmuz 2015 tarihinde devlet güçleri tarafından başlatılan savaş konseptinde Şirnex, Cîzîr, Silopya, Gever, Sûr ve Nîseybîn gibi birçok bölge tamamen yıkıldı.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) raporuna göre, 16 Ağustos 2015-20 Nisan 2016 tarihleri arasında, hayata geçirilen yıkım politikalarından 1 milyon 642 kişi etkilendi ve en az 335 bin kişi yaşadıkları il ve ilçeleri "zorla terk etti", yani tehcir edildi.
(kk/rp)