DİHA - Dicle Haber Ajansı

Kadın

'Türkiye'de kadın mahpus olmak'

 
15 Temmuz
13:12 2016

İSTANBUL (DİHA) - CİSST, Kürdistan ve Türkiye cezaevlerinde tutulan kadın tutsakların yaşadığı sorun, hak ihlalleri ve toplumsal cinsiyet rollerinin cezaevlerine yansımasını "Türkiye'de Kadın Mahpus Olmak" adlı kitap da derledi. CİSST üyesi Av. Ezgi Duman, toplumda kadına biçilen rollerin cezaevlerine de aynı şekilde yansıtıldığını ifade ederek, "Kapatılmak başlı başına kadınlar üzerinde başka bir etki yaratıyor. Zaten hayatımız sınırlanırken bir de hapishane sınırlarının içine giriyoruz. Yalnızlaşmış, damgalanmış kadın mahpuslar haline getiriliyorsunuz" dedi.

Ceza İnfaz Sivil Toplum Derneği'nin (CİSST) alt yapısı olarak çalışmalar yürüten Türkiye Hapishaneler Çalışma Merkezi, Kürdistan ve Türkiye cezaevlerinde tutulan toplam 6 bin 788 kadın tutsağın cezaevlerinde yaşadığı sorun ve toplum içinde belirlenen cinsiyet rollerinin cezaevlerine yansımalarını anlatan "Türkiye'de Kadın Mahpus Olmak" adıyla bir kitap yayımladı. Kitap, uluslararası hukukun ortaya koyduğu "ayrımcılığın önlenmesi" maddesine uyulmadığı, cezaevlerinin cinsiyet rollerinin belirleyiciliğinden nasibini aldığı ve çocukları ile cezaevinde kalmak zorunda olan kadın tutsakların yaşadığı sorunlara ve hapsedilmenin etkilerine değinilen çalışmaları kapsıyor.

'Kadın mahpus sayısı 6 bin 788'

CİSST üyesi avukat Ezgi Duman, Türkiye'de kadın tutsaklarla ilgili çalışma yürüten örgüt ve sivil toplum kuruluşunun pek olmadığını ve bu anlamda var olan boşluğu doldurma adına çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Kadın tutsakların hem kadın olmaktan hem de cezaevlerinde olmaktan kaynaklı bir takım sorunlar yaşadığını belirten Duman, Türkiye'de kalan kadın mahpus sayısının gittikçe arttığını ve Ceza Tevkif Evi Genel Müdürlüğü'nün sitesinde 3 Mart 2016'da yayınlanan kadın mahpus sayısının 6 bin 788 olduğu bilgisini verdi.

'Çocuklarıyla kalan kadınların sorunları iki kat artıyor'

Türkiye'de 0-6 yaş grubu çocukların cezaevinde olan anneleri ile birlikte hapsedildiklerine değinen Duman, o yaş aralığındaki çocukların dışarıda kalmasının da bir mağduriyet yarattığını aktardı. 21 Mayıs 2015 tarihi itibari ile 0-6 yaş grubu 510 çocuğun anneleri ile birlikte cezaevinde kaldığını dile getiren Duman, böylesi bir tabloda tutuklu kadınların sorunlarının iki kat arttığını aktardı.

'Ataerkil tahakküm burada da net olarak görülüyor'

Kadın olmaktan kaynaklı toplumsal cinsiyet rolünün cezaevlerine nasıl yansıdığı konusuna değinen Duman, "Ataerkil tahakküm dediğimiz şey hapishanede de çok daha net bir biçimde kendini gösterebiliyor. Hapishaneye giren kadınların çok büyük bir kısmı hapishaneye girmeden önce de erkek şiddetine uğramış. Hapishaneye girdikten sonra o şiddet sarmalı devam edebiliyor. Kapatılmanın kendisi kadın için farklı etkiler yaratabiliyor. Tam da o bahsettiğimiz toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklı zaten kapatılan kadın, eve mahkum edilen, gece sokağa çıkması istenmeyen, hayatında kararları her zaman kendisi dışında alınan, iradesi ve bedeni üzerinde tahakküm kurulmak istenen kadın bir de kapatılma ortamına, ceza infaz koruma memurlarına ve jandarmalarla beraber hapsedilmek zorunda kalıyor. Bunun etkileri de erkek mahpuslarla aynı olmayabiliyor" dedi.

Kadın tutsakların cezaevinde eril şiddete maruz kalıp kalmadığı konusunda Adalet Bakanlığı'na başvuru yaptıklarını fakat yanıt alamadıklarının altını çizen Duman, çıplak aramayı kabul etmeyen kadınların da fiziksel şiddete maruz kaldığını söyledi.

'Cezaevlerinde cinsiyetçi istihdam anlayışı var'

Türkiye'deki hapishanelerin gittikçe bir iş atölyesi ve şirketleşmeye doğru gittiğini söyleyen Duman, tutuklu kadınların bir kısmının da bu iş imkanlarına dahil olduklarını dile getirdi. Kadın tutsaklar açısından çalışmak ve para kazanmanın önemli olduğunu kaydeden Duman, şunları aktardı: "Hapishanede neredeyse hiçbir gelirleri yok. Zaten dışarıdaki kadınların istihdam oranı belli. O yüzden kadınların çalışması bence önemli ama ne yazık ki hapishanelerde hem cinsiyetçi bir iş bölümü anlayışı var hem de cinsiyetçi istihdam anlayışı var. Çalışma koşulları çok kötü. Mahpuslara ödenen rakamlar çok düşük. Güvence söz konusu değil. İlk aklımıza gelen halı dokumacılık, mantı atölyesi aslında orada da cinsiyetçi bakış açısı da kendisini gösteriyor. Kadın ve erkek işi diye bir ayrışma var."

Kadın cezaevlerinin yetersizliğinden ve kadın tutsak sayısının artmasından dolayı erkeklerle aynı cezaevinde tutulan kadın tutsakların yaşadığı sorunlara dikkat çeken Duman, "Urfa'dan Batman'dan yazıyor kadınlar. Oradaki uygulamalar bir Bakırköy, Gebze cezaevi gibi olmuyor. Çünkü hapishaneler erkekler için yapıldığı zaman tek bir spor ve sinema salonu var. Bazen havalandırma alanları çok kısıtlı oluyor. Hem kadın sayısı daha az olduğu için hem de ikinci cins olarak görüldüğü için bu tür ortak alanlardan sadece erkek yararlanabiliyor. Erkek hapishanesinde kalan kadınlar için kadın personel sayısı az olabiliyor" şeklinde konuştu.

'Sınırlı hayatlarından hapishane sınırlarına giriyorlar'

Kadınlar açısından hapsedilmenin etkilerine vurgu yapan Duman, 20 yıldır tutsak olan bir kadının kendilerine gönderdiği mektupta, "Ben yıllardır bir bitkiye dokunamıyorum ve bu kadınlar için başka bir şey. Kadın doğa ilişkisi bağlamında bizim doğa ile kurduğumuz ilişki daha başka bir ilişki ve bizim buna daha çok ihtiyacımız var" ifadelerine yer verdiğini söyledi. Özel güvenlikli cezaevlerinde toprak alanların olduğunu ancak tutsakların bundan yararlanamadığını dile getiren Duman, şunları aktardı: "Kapatılmak başlı başına kadınlar üzerinden başka bir etki yaratıyor. Hapishanede bu daha net çünkü siz duvarların arasındasınız. Zaten hayatımız sınırlanırken bir de hapishane sınırlarının içine giriyoruz. Yalnızlaşmış damgalanmış kadın mahpuslar haline getiriliyorsunuz ve bu durundan da ister istemez etkileniliyor."

Talepleri görünür kılmak için ortak çalışma

Duman, cezaevlerinde tutulan kadınların taleplerini daha görünür kılmak ve temel ihtiyaçlarının karşılanması için kadın ve insan hakları örgütleri ile ortak bir çalışma yürüttüklerini dile getirerek, Eylül ayında startını verecekleri "Cezaevlerinde kadın pedi ücretsiz olsun" kampanyasına ilişkin de şu çağrıda bulundu: "Kadınların günlük hayatlarını ilgilendiren bir mesele olarak ped meselesini gündemleştirmek istiyoruz çünkü hapishanelerde pedler kantinlerde satılıyor tek tip ve paralı. Parası olmayan ve yıllarca kimsesi gelmeyen kadınlar var. Parası olan olmayan bütün kadınlar açısından baktığımızda ped bir hak olmalı ve ücretsiz sağlanan bir şey olmalı. Çünkü direk hijyen ve kadın sağlığı ile alakalı."

(nd/yk/pu)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR