'Vatanı kurtaran' erkekler taciz etme gücünü devletten alıyor
ANKARA (DİHA) -Darbe girişiminin ardından "demokrasi nöbeti" adı altında yapılan çağrılarla sokaklara çıkan ve neredeyse tamamı erkeklerden oluşan grupların kadını hedef alarak, sözlü ve fiziksel tacize varan saldırılarına tepki gösteren Ankaralı kadınlar, "Vatanı kurtardık' duygusuyla erkekleri daha da erk hale getiren bu zihniyet gücünü devletten alıyor" dedi.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından "demokrasi nöbeti" adı altında yapılan çağrılarla sokaklara çıkan ve neredeyse tamamı erkeklerden oluşan gruplar, kadınları hedef haline getiriyor. Gözaltındaki darbeci askerlerden birini 10 aylık bebeğine tecavüz etmekle tehdit eden, darbeci askerlerin eşi olan kadınları, "ganimet" sayan bir aklın ürünü olarak sokakları dolduran "demokrasi nöbetçileri" kadına tacizi meşru hale getirirken, kadınlar ise duruma tepkili.
'Sokağa çıkanların kadını hedef alması şaşırtmıyor'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla sokağa çıkan erkeklerin demokrasinin gerçek anlamını bilmediğini söyleyen Ankaralı kadınlar, "Eğer demokrasi kadın-erkek eşitliğini savunuyorsa bu yaşananların demokrasi ile hiçbir alakası yoktur" dedi. Sokağa çıkan kitlenin kadını hedef alan tavrını şaşırtıcı bulmadığını belirten Özge Altınyayla, "Çünkü en başta bu kitlenin kimi temsilen sokakta olduğunu biliyoruz ve temsil ettiği tarafın, yani iktidardakilerin kadına karşı her geçen gün artarak devam eden baskısına yıllardır tanık oluyoruz" dedi.
'Sokakta erkek iktidar var'
Sokağa çıkan grubun kadınlara sözlü ve fiziksel tacizde bulunulduğunu söyleyen Altınyayla, "Karşımızda gittikçe çirkinleşen ve mücadele alanını yalnızca kadın üzerinden tanımlamak isteyen tam anlamıyla bir erkek iktidar bulunuyor. Şaşırtıcı olan ise bana göre sokaktaki bu kitlenin artık bu tacizci tavrını pervasızca ve cesurca sergiliyor olması. Sanırım yıllardır ilk defa akşamları sokakta olduğumda bir kadın olduğum için gerçek anlamda korku hissediyorum" ifadelerini kullandı.
'Demokrasi yürüyüşü değil, faşizm'
Yaşanan durumu, "Akşamları bir kadına iki tacizci düşüyor" sözleriyle özetleyen Altınyayla, "Ankara'da kişi başına neredeyse bir polis düşüyor ve bu durumun nadir avantajlarından biri kolay kolay tacizin sokakta gerçekleşmiyor olmasıydı. Şimdi durum tam anlamıyla tersine döndü. Sokağa çıkan bu insanlar içerisindeki gruplar, kadınların bu toplanmalara gelmelerinin doğru olmadığına, evlerinde kalarak destek vermeleri gerektiğine dair bir açıklama yayınladılar. Bu durumda sokakta olan kadınlar onlar için 'ortalık malı' haline geliyor. Ve bu yaklaşımı yasallaşmış bir meşrulukla yaşıyorlar. Aslında demokrasi yürüyüşü adı altında faşizmin her yüzü can buluyor" diye konuştu.
'Güçlerini devletten alıyorlar'
Sokağa çıkan grupların kadınlara tacizde bulunma gücünü devletin tacizciyi meşrulaştırmasından aldığını belirten Başak Karaçay ise, "Vatanı kurtardık duygusu erkekleri daha da bir erk hale getirmiş durumda. Kendilerini güçlü hissettiler ve o kendilerini güçlü hissetme durumu içlerindeki erkek duygularını daha cesaretli bir biçimde ortaya çıkardı. Bu erk duygusunu da sokağa, hatta evlerimize kadar taşıdılar" şeklinde konuştu.
Kendisi de sözlü tacize maruz kalan Karaçay, "Kadınları gerek sözlü gerek fiziksel taciz ettiler. Güvenpark'tan evime giderken 'Senin niye bayrağın yok?" denilerek tacize maruz kaldım" dedi.
'Kadınlar sokakları doldurmalı'
Kendini güvende hissetmediğini, kadınlara yönelik bu tutumun bir an önce son bulması gerektiğini söyleyen Karaçay, "Evime giderken tedirgin olur hale geldim. Şu an ne yapılabilir bilmiyorum ama bu olanları durdurmak gerekiyor. Yaşanan kaosa biran önce son verilmesi gerekiyor. Sokakları kadınlar olarak dolduramazsak onların bahsettikleri demokrasiyi değil, gerçek demokrasiyi getiremeyiz" diye konuştu.
'Sokağa çıkarken tedirginim'
Gündelik yaşamını dahi sürdüremez duruma geldiğini anlatan Zişan Ataman Çelik ise, yaşanan kaos halinin tüm kadınları olumsuz etkilediğini belirtti. Sokağa çıkarken tedirgin olduğunu söyleyen Çelik, "Demokrasi ebette yaşamın her alanında sağlanmalı. Fakat henüz bir erkekle bir kadının bile toplumsal olarak eşit konumda olmadığı görülüyor ve bu nedenle kaygı duyuyorum" dedi.
'Sokağa çıkanlar demokrasiyi temsil etmiyor'
Sokaklarda dile getirilen demokrasinin gerçek demokrasiyi temsil etmediğini söyleyen Hilbin Zeylan ise, "Taciz, erk zihniyet olduğu sürece hep varlığını koruyor. Üstelik şu an katili koruyan bir devlet var arkalarında. 'Demokrasi yürüyüşü' adı altında tüm yaşanılanların üzeri kapatılmak isteniyor" dedi.
'Kadın kendini hedef alan erkek akla karşı bilinçlenmeli'
Kadınların kendilerini hedef alan erkek aklına karşı bilinçlenmesi gerektiğini söyleyen Zeylan, "Önce kadınlara derdimizi anlatmamız lazım. Toplumu kadın oluşturur, esas taş odur. Bir toplumda kadının yeri yoksa o toplum bitmeye mahkûmdur. Ama dediğim gibi bu kitle düşünen bir kitle değil. Kadının özgürleşmediği bir toplum bitmeye mahkûmdur" diye konuştu.
(sdt/rk)