Îdir sınırındaki Metsamor Nükleer Santrali zehir saçıyor
İDRİS SAYILGAN
ÎDIR (DİHA) - Ermenistan'ın Metsamor kentinde bulunan Metsamor Nükleer Santrali’ne 30 kilometre uzaklıkta bulunan Îdir’a bağlı Mûştali köyünde son bir yılda 3 genç kanserden yaşamını yitirirken, 5 genç ise hastalıkla boğuşuyor. Santralden yayılan radyasyon nedeniyle tarım ve hayvancılığında bitme noktasına geldiği köyde, yurttaşlar isyanda.
Ermenistan'ın Metsamor kentinde Rusya tarafından 1977 yılında inşa edilen ve dünyanın en güvensiz ve tehlikeli santrali olarak bilinen Metsamor Nükleer Santrali'nden yayıldığı düşünülen radyasyon, kentin 30 kilometre uzağında bulunan Îdir'a (Iğdır) bağlı Mûştali (Mürşitali) köyünü zehirliyor. Ermenistan sınırında bulunan köy sakinleri, her yıl arttan kanser hastalığı karşısında çaresizce bekleyişini sürdürürken, tarım ve hayvancılığın da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu köyde yaşam durma noktasına geldi. Birinci dereceden deprem bölgesinde bulunan santral nedeniyle diken üstünde yaşayan köy sakinleri santralin bir an önce kapatılmasını istiyor.
'Defalarca inceleme yapıldı ama sonuç yok'
Santral nedeniyle son yıllarda köydeki kanser vakalarında gözle görülür bir artış yaşandığını söyleyen Mûştalili Kerem Çelik, "Şu ana kadar 5 gencimiz kanserden yaşamını yitirdi. 2 gencimiz burada kanserle boğuşuyor. 2 kişinin Kayseri'de, bazılarının da Erzurum'da tedavileri devam ediyor. İstanbul'da da tedavi olanlar var" diyerek, tehlikenin boyutlarına dikkat çekti. Kanser hastalığı nedeniyle yaşanan ölümlerin yanı sıra radyasyon nedeniyle köyde ne ekin ekebildiklerini ne de hayvan besleyebildiklerini söyleyen Çelik, şunları aktardı: “Ekinlerimiz santral yüzünden bozuluyor. Ekiyoruz, büyütüyoruz ama bir bakıyoruz ki bozulmuş. Hayvanlar düşük yapıyor, sakat doğum oranı çok yükseldi. Santral adeta zehir saçıyor. Ne yapacağımızı bilemiyoruz."
Devletin yaşadıkları sıkıntıları görmezden gelindiğini vurgulayan Çelik, "Defalarca geldiler, inceleme yaptılar ama sonuç yok" dedi.
Son bir yılda 3 genç yaşamını yitirdi
Son bir yıl içerisinde köyde 3 gencin kanser hastalığı nedeniyle yaşamını yitirdiğini anlatan Teymur Terek ise, tehlikenin her geçen gün büyüdüğüne dikkat çekti. Santralden yayılan radyasyon nedeniyle köylerinde tarım ve hayvancılığın bitme noktasına geldiğini vurgulayan Terek, "Ekinlerde bazen mantar oluşuyor. Bir bakıyorsun yazın ortasında ağaçların yaprakları sararıyor, dökülüyor. Ağaçlar kuruyor. Sebzelerimizi yılda 4-5 defa ilaçlıyoruz ama fayda etmiyor. Önlem alamıyoruz. Zaten meyve ağaçlarının çoğunu kestik. Kavak ağaçları kalmış artık. Bazen ağaçların üstü kuruyor, altına bakıyorsun yeşillenmiş. Garip şeyler oluyor. Koyunlarımız, hayvanlarımız genelde sakat doğuyor. Hayvanlara ne aşı yapsak yine sakat doğumları önleyemiyoruz" diye konuştu.
Ailesinden 3 kişi kanserden yaşamını yitirdi
2004 yılında oğlu kanserden yaşamını yitiren Hamza Memiş ise, "Benim oğlum 12 yıl önce 32 yaşında kanserden öldü. Kardeşimin oğlu 3 ay önce kanserden öldü. Bacanağımın oğlu bir ay önce öldü. Bir bacanağım 6 aydır İstanbul'da tedavi görüyordu, buraya geldi. Durumu çok kötü" sözleriyle tehlikenin boyutuna dikkat çekti. Memiş, "Önceleri buranın karpuzu, domatesi, meyvesi ilaçlamıyorduk. Hayvanlarımızda hastalıklar böyle yaygın değildi. Birçok hayvan doğumunu gerçekleştirdim. Hayvanlar böyle sakat doğmuyordu. Ağaç yaprakları çok zamansız bir şekilde dökülüyor. Sararıyor. Şeftalisi, meyvesi hep mantar tutuyor. Ekinlerimizden hiçbir verim alamıyoruz. Eskiden Aras Nehri'nin suyunu içiyorduk ama şimdi içemiyoruz. Zehirdir zehir. İçilmiyor" ifadelerini kullandı.
Ekinler bozulunca hayvanları tarlaya sürdü
"Santral kimyasal, zehir yayıyor. Bostanımdaki her şey bozuldu" diyen Kemal Tere de, "4 defa ilaçladım ama fayda etmedi. Ekinlerim bozuldu. Bende havyaları koydum. Buğdayımız olmuyor, domates olmuyor, karpuz olmuyor. Ne yapsak zarar ediyoruz. Devletin tedbir alması gerekiyor. Bu santralin kapanması gerekiyor" diye konuştu.
(rk/pu)