'Kayyım ile kadınların mücadele alanları hedeflenmiştir'
ANKARA (DİHA) - Kadın örgütleri, kayyımın aynı zamanda "eş başkanlık" gibi uygulamalarla kadın iradesini yükselten politikalara karşı geliştirilen "bir düşmanlık" olduğunun altını çizerek, "Aslında kadınların iradesine, kendi yaşam alanlarını şekillendirme arayışlarına darbe vurulmuştur" değerlendirmesini yaptı.
Her fırsatta, kendisi için "milli iradeyi" referans gösteren ve buna dayandığını belirten AKP, Kürtlerin belediyelerine el koyarak, Kürtlerin iradesini tanımadığını bir kez daha göstermiş oldu. Atanan kayyımlara gösterilen tepkiler sadece Kürtlerle sınırlı kalmadı ve demokrasiyi savunan herkes AKP'nin bu adımına tepki göstermeye başladı. 24'ü DBP'li olan 28 Belediyeye kayyım atmasına yönelik kadın cephesinden gösterilen güçlü tepkilerde, bu girişimin aynı zamanda demokrasiye yönelik bir saldırı olduğuna işaret edildi.
Halkın iradesine saldırıdır
Halkevci kadınlardan Gülşah Öztürk, AKP'nin darbe girişimini OHAL süreciyle birlikte fırsata dönüştürdüğünü belirtti. Muhalefete yönelik uygulanan baskı ve şiddet politikasının belediyelere kayyım atamasıyla derinleştirildiğine işaret eden Öztürk, ''Belediyelere kayyum atanması; halkın iradesinin yok sayılması demektir. Halkın iradesine yapılan bu saldırıyı kabul etmiyoruz'' dedi.
'Suçlarınızın bedelini bize ödetemezsiniz'
Yıllardır belediye olanaklarını kendi lehlerine kullananların suçlarını örtmeye çalışarak yaptıklarını meşrulaştırdıklarını ifade eden Öztürk, ''Bizler halkevci kadınlar olarak diyoruz ki; Kendi iç krizinizin bedelini kadınlara, Alevilere, Kürtlere, öğretmenlere, akademisyenlere, gazetecilere... sola, sosyalistlere,size muhalif olan herkese ödetmenize; kendi suçlarınızın üstünü örtmenize; faşist diktatörlüğünüz için fırsata çevirmenize izin vermeyeceğiz'' diye konuştu. Öztürk, kadınların özgürlüğü için direneceğini belirtti.
Anadolu Kültür ve Araştırma Derneği (AKA DER) kadınlardan Sevda Eyiol ise, halkın iradesinin yok sayılmasının yeni olmadığını belirterek, 7 Haziran seçim sonuçlarının yok sayılmasını hatırlattı. 7 Haziran'da yok sayılan iradenin 28 belediyeye kayyum atanması ile tekrar gündeme geldiğine işaret eden Eyiol, ''Yarattıkları baskı düzenine karşı direnen bir halk vardır. Zorla işgal edilen belediye binalarına beton kolonlar dikilmesi internet bağlantılarının kesilmesi, Cizre belediye başkanı Leyla imret'in göz altına alınması halkın iradesi, inancı karşısında her geçen gün büyüyen korkularındandır'' dedi.
Saldırıların sadece Kürt halkına karşı olmadığını belirten Eyiol, ''Bu saldırılar, aynı zamanda öğretmenlere, akademisyenlere, gazetecileredir. Bu saldırı Leyla İmret'i göz altına alınması ile kadınlara yöneliktir. Biz biliyoruz ki halkın iradesi karşısında durabilecek hiç bir güç yoktur'' diye konuştu.
Kadın Koalisyon üyesi İlknur Üstün ise yıllarca kadınların kendi hayatlarına sahip çıkmak için, eşitlik ve özgürlük için yerel politikaları biçimleme mücadelesi verdiklerini anımsatarak, bunun karşılığında da kadınların kimi mevziler kazandığını söyledi. Kadınların yerel yönetimler aracılığıyla doğrudan siyasete katılmalarının belediyelerde olmalarıyla, oralarla kurdukları bağlarla mümkün olduğunun altını çizen Üstün, ''Kadınlar, yerel yönetimlerde olmanın mücadelesini verdi yıllarca. Belediyelerde sayılarının artması, eşbaşkanlıkları, etkin olmaları, kadınların belediyeyle bağlarını güçlendirecek politikaları hayata geçirmeleri eşitlik yürüyüşünde atılmış çok önemli adımlardı. Eşitlik mücadelesi veren herkes için önemli deneyimler, kazanımlar bunlar'' dedi.
'Kadınların iradelerine el konuluyor'
"Kadınlar hayatlarını, yaşadıkları yerleri biçimleyecek söz ve yetkiye sahip olmak için bunca mücadele verdi, belediyelerde alan açtılar, cinsiyet eşitlikçi politika ve uygulamaların örneklerini verdiler" diyen ve kadınların bulundukları yerlerde kendi hayatları ile ilgili çeşitli düzenlemelerin yapılabilmesi için, gündelik yaşamın kadınlar gözetilerek düzenlenmesinin yerel yönetimlerdeki pratiklerle mümkün olabileceğini belirten Üstün, ''Oysa şimdi kayyım atamaları kadınların iradelerine el koyuyor. Bunun ötesinde gündelik yaşamlarına doğrudan müdahale etme tam da bu anlama geliyor. Yani sadece yerel yönetimde yerel yöneticiye müdahale edilmiyor aslında aynı zamanda orada yaşayan tüm kadınların hayat alanlarını daraltma, onların kendi talepleri, kendi yaşam alanlarına sahip çıkmalarına engel koymak anlamına geliyor" dedi. Üstün şöyle konuştu:
''Kadınlar, dişleriyle tırnaklarıyla onca mücadele verip kararlılıkla edindikleri yaşam alanından öyle kolaylıkla vazgeçebilirler mi? Kayyım buna ne yapabilir ki? Kayyım atamak kadınların tanınmaması, yok sayılmasıdır. Sadece yerel yönetime kayyım atanmıyor. Kadınların gündelik hayatlarına yaşamlarını biçimleme haklarına söz söyleme haklarına müdahale edilmiş oluyor.''
'Kadın dostu politikalara düşmanlık gösteriliyor'
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, belediyelere kayyım atanmasını, Erdoğan’ın 7 Haziran’ın intikamını almasına bağladı ve şöyle dedi:
''Ülkede son birkaç yılda yaşanan tüm sorunlar, başkan olamadığı için Saray iktidarı tarafından bizzat yaratıldı. Savaşın, yıkımın, darbe ikliminin sorumlusu saray iktidarıdır. Seçilmiş belediye başkanlarının hiçe sayılması, darbe zihniyetinin ta kendisidir. Erdoğan’ın darbe girişimi sonrası dilinden düşürmediği demokrasi söylemlerinin gerçek olmadığını gösteriyor. Bununla aynı zamanda 'kadınların kazanımlarına da darbe vurulmak isteniyor: Kayyım atanan belediyelere baktığımızda eşbaşkanlık sistemini ve kadınların mücadelesi ile kazanılan hakları, kadın başkanları görüyoruz. Atanan kayyumların ise tümü erkek.''
Kav, "kadına yönelik suç işleyen" yerel yöneticilere ilişkin herhangi bir yaptırım uygulanmadığını da hatırlatarak, "AKP, kadın dostu politikalardan rahatsız oluyor. Kadınlar ve tüm ezilenler saray iktidarının demokrasi getirmek gibi bir niyeti olmadığını bilmelidir. İktidar, ülkeyi kadınlar ve tüm toplum için yaşanamaz bir hale getirecektir. Bu iktidar ülke içinde de Ortadoğu’da da kadınlara, özgürlüklere, demokrasiye, laikliğe düşmandır. Biz kadınlar için tek çözüm, bir yandan kadın mücadelesini yükseltmek, öte yandan iktidarı durdurmak için mücadele etmektir'' dedi.
(sdt/kk)