Onlardan geriye gülüşleri kaldı

İZMİR (DİHA) - 10 Ekim katliamında yaşamını yitiren Ayşe Deniz ve Berna Koç'tan geriye, gülüşleri ve milyonların haykırdığı barış talebi kaldı. Arkadaşları, Cesare Pavese'nin şu sözlerine atıf yaptı: "Savaş bir gün biterse kendimize şunu sormalıyız; peki ya ölüleri ne yapacağız? Neden öldüler?"
İzmir'den 9 Ekim günü Ankara'ya barış talebini haykırmak için aynı otobüsüyle giden Ayşe Deniz ve Berna Koç'un ortak noktası, Pirsûs (Suruç) katliamından sonra barış mücadelesinin içinde yer almaya başlamaları oldu.
1981 yılında Konya'da Çerkes bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Ayşe Deniz, Kobanê'ye oyuncak götüren 33 sosyalist gencin yaşamını yitirdiği Pirsûs katliamının ardından aktif siyasetin içerisine girerek, ikamet ettiği Karşıyaka'da Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) üye oldu. Kısa bir süre sonra partide yönetici konumuna yükselen Deniz, "barış"ı haykırmak için çıktığı yolda 33 genci katleden aynı bombalarla yaşamını yitirdi.
Kadın yoldaşları 'kimsesiz' olmadığını gösterdi
Bombalı saldırıda yaşamını yitiren Berna Koç ise, aynı Ayşe Deniz gibi 33 gencin katledilmesi sonrası emek, barış ve demokrasi mücadelesine adım attı. Ailesini daha çok küçükken kaybeden ve tek başına hayata tutunan Koç, bir yandan temizlik şirketinde işçi olarak çalıştı, bir yandan da üniversite sınavına hazırlandı. 33 gencin Pirsûs'ta katledilmesi sonrası İzmir'de düzenlenen protesto eyleminde polis tarafından ağır bir şekilde darp edilen Koç, daha fazla insanın ölmesini istemediği için Ankara'ya mitinge gitti. Saldırıda yaşamını yitirdikten sonra medyada yer alan "Kimsesiz" haberlerin aksine Koç'un tabutunu binlerce kadın yoldaşı omuzladı.
Son sözü 'Barış alanında görüşürüz' oldu
Deniz ve Koç da, aktif olarak mücadelede yer aldıkları 3 aylık süre zarfı içerisinde arkadaşlarında derin izler bıraktı. Deniz'in mücadele arkadaşlarından HDP Karşıyaka İlçe Yöneticisi Cengiz Küçükgörgey, Deniz'in mücadele içerisinde fark edilir bir yanı olduğunu belirterek, partiye ilk geldiği andan itibaren çok sıcakkanlı ve güler yüzlü olduğunu söyledi. Deniz'in demokrasiden ekolojiye, barıştan hayvan haklarına kadar birçok mücadele alanında yer aldığını ifade eden Küçükgörgey, onun devrimci-demokrat birçok kesim tarafından sevilen bir insan olduğunu belirtti.
Katliamda yaşamını yitirmeden önce son olarak otobüsle mola verdikleri yerde Deniz'i gördüğünü söyleyen Küçükgörgey, "Mola bitiminde alanda görüşmek üzere el sıkıştık. 'Barış alanında görüşürüz' demişti. O farklı bir otobüste gidiyordu. Biz alana çok kısa bir süre geç kaldığımız için onlarla aynı yerde bulunamadık. Onu kaybettik. Ancak mücadelesini yaşatacağız" dedi.
'Anılarına sahip çıkacağız'
Nizamettin Aktaş ise, Deniz'in çok kısa bir süre partide görev almasına rağmen samimiyeti ve dik duruşu ile hafızalarda yer edindiğini kaydetti. Katliamın yaşandığı yere vardıklarında birçok insanın cenazesini yerde gördüklerini belirten Aktaş, katliamın şoku ile hastaneye koştuklarında ise Deniz'in yaşamını yitirdiğini öğrendiklerini söyledi. Aktaş, tüm barış şehitlerinin anılarına sahip çıkacaklarını vurguladı.
'Ayşe bizimle gelseydi yaşıyor olacaktı'
Deniz'i morgda teşhis eden Azad Altındağ ise, Deniz'in partide görev almaya başladığı süreçte Kürt halkının mücadelesi ile yakından ilgilendiğini bu konuda akademik çalışma yaptığını belirtti. Ankara'ya gitmek üzere yola çıktıkları süreci anlatan Altındağ, şunları kaydetti: "Yola çıktıktan sonra şarkıların türkülerin ardı arkası kesilmedi. Herkesin yüzü gülüyordu, bir umudu vardı. Kula da dinlenme tesislerinde Ayşe ile bir araya geldik. Yolculuk nasıl gidiyor falan muhabbeti acılınca, bizde 'Otobüste sürekli şarkılar türküler soyluyoruz' diye cevapladık. Ayşe de o an 'Keşke bende sizin otobüsünüzde gelseydim' dedi. Bende gidip otobüste yer olup olmadığını otobüsten sorumlu olan arkadaşa sorunca, yer olmadığını öğrendim ve Ayşe'ye ilettim. Eğer otobüste yer olsaydı ve bizimle gelseydi yaşıyor olacaktı."
'Barışı kana bulamışlardı'
Öldüğünü öğrendiğinde ayakta kalmak için kendini zor tuttuğunu ifade eden Altındağ, teşhis işlemini ise şöyle aktardı: "Teşhis için asansöre binip hastaneye gelen ölülerin olduğu odaya girdik. Üstündeki çarşafı çektiği anda Ayşe'nin yüzündeki her zaman olan tebessümü gördüm. Bir yandan polisin sorularına cevap veriyorum, bir yandan da Ayşe'nin yüzüne bakıyorum. Aşağıda haber bekleyenlere ne söyleyeceğimi nasıl anlatacağımı bilemeden kendimi hastanenin dışında buldum. Gözlerimin içine bakanlar zaten anladılar ve kaldırımın üstüne oturup ağlamaya başlandı. Ölülerin sayısı çoğaldıkça sesler yükseliyordu. Barışı kana bulamışlardı."
Barış mücadelesini sürdüreceklerini söyleyen Altındağ, son olarak Cesare Pavese'nin şu sözlerine atıfta bulundu: "Savaş bir gün biterse kendimize şunu sormalıyız; peki ya ölüleri ne yapacağız? Neden öldüler?"
(cb/cnö/rp)