Doç. Dr. Bakırezer: Sınırlandırmalara karşı toplu suç işlenmeli!
KOCAELİ (DİHA) - Türkiye'de yaşananlara karşı daha radikal çözüm yollarının aranması gerektiğini belirten Doç. Dr. Güven Bakırezer, "Hangi fikrin meşru olduğunu, hangisinin meşru olmadığının sınırlarını çizmek isteyenlere karşı topluca suçlar işlememiz gerekiyor" dedi.
Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) Kocaeli Üniversitesi'nden (KOÜ) uzaklaştırılan Barış Akademisyenleri'nden Doç. Dr. Güven Bakırezer, Kürt ve muhalif televizyon ile radyoların susturulması, fikir ve ifade özgürlüğünün kısıtlanmasını değerlendirdi. Fikir hürriyetinin göreceli bir kavram olduğunu belirten Bakırezer, "Türkiye'nin kendisini ait görmek istediği uygar dünyada ifade hürriyeti bakımından çok geride kaldığını söylemek tartışılmaz bir gerçek. Özellikle, son birkaç yıldır daha da kötüye gittiğini söyleyebiliriz. Son olarak, televizyon ve radyoların kapatılması bunun göstergesi. Aynı zamanda baskı ve başka türden yollarla da engelleme olduğunu görüyoruz" diyerek tepki gösterdi.
AKP'nin "meşru" fikirleri kendi sınırları içinde çizmek istediğini vurgulayan Bakırezer, hangi ifadenin meşru olup olmadığına birinin karar veremeyeceğini söyledi. Dolayısıyla tüm engellemelerin ifade özgürlüğünün sınırlandırılması anlamına geldiğini kaydeden Bakırezer," Fikir özgürlüğü, bir siyasi parti, yasa ya da başka yollarla engellenemez. Bu bir haktır" dedi.
'Toplumun sorgulama yetisi kayboluyor'
"Meşru fikirlerin hangisi olduğunu söylemek ve bunun doğrultusunda tasarrufta bulunmak hakikat iddiasıdır" diyen Bakırezer, "Hangi fikirlerin meşru olduğunu söylemek ahlaken mümkün değil. İktidar ise bunu söylerkenki ahlak yapısının arkasındaki epistomolojik yapıyı, yani hakikat oymuş gibi, hangi düşünce haklı hangisi değil, hangisi milli güvenlik için gerekli hangisi değil, kendi içinde belirleyip karar veriyor, sınırlama getiriyor" diyerek bu şekilde toplumun sorgulama yetisinin kaybolduğunun altını çizdi.
'Sözde Cumhurbaşkanı' desem mahkemelik olurum'
Hükümetin tüm kanalları kullanarak kendi bakış açısının doğruluğunu kabul ettirmeye çalıştığına dikkat çeken Bakırezer, iktidarın kendine aykırı tüm sesleri de susturduğunu belirtti. AKP Hükümeti'nin medyayı kendi tekelinde kullandığını ifade eden Bakırezer, "Medya kullanma tekilinde olduğu için barış bildirisini imzaladığımızda bizi 'sözde akademisyen' olarak nitelendiriyor. Mesela ben onun 'sözde Cumhurbaşkanı' olduğunu söylesem duyacak kimse yok, artı söylesem mahkemelik olurum" şeklinde konuştu.
'Fikir özgürlüğü siyasal iktidarın sınırları içinde'
Barış istedikleri için üniversitelerden uzaklaştırıldıklarını hatırlatan Bakırezer, sadece Kürt sorununun barışçıl bir zeminde çözülmesini istediklerini dile getirdi. Neyin meşru, neyin meşru olmadığına hükümetin değerlendirmelerine göre karar verdiğini kaydeden Bakırezer, fikir özgürlüğünün siyasal iktidarın sınırları içinde olmasından endişe duyduğunu dile getirdi.
'Sınırlara karşılık topluca suçlar işlemeliyiz'
Son olarak Türkiye'de yaşananlara karşı daha radikal çözüm yollarının aranması gerektiğine vurgu yapan Bakırezer, şöyle devam etti: "Yapılacak şeyler artık daha radikal şeyler olmalı. Eğer sorun kendimizi ifade etmekse bir yandan alternatif yollar bulmaya çalışmalıyız, bir yandan da suç işlemeye çalışmalıyız. Hangi fikrin meşru olduğunu, hangisinin meşru olmadığının sınırlarını çizmek isteyenlere karşı topluca suçlar işlememiz gerekiyor."
(eç/za/pu)