'Türkiye ekonomisi dışa bağımlı'
İSTANBUL (DİHA) - Ekonomist Korkut Boratav, Moody's'in Türkiye'nin puanını düşürürken, ekonominin kronik dış kırılganlıklarına ve artan siyasi risklere vurgu yaptığını belirterek, Türkiye'nin ılımlı büyüme temposu içinde dahi cari işlem açığı veren ve kronik olarak dış kaynaklara bağımlı bir ekonomiye sahip olduğunu söyledi.
Döviz kurunda meydana gelen dalgalanmalar, Küçük-Orta Boy İşletmelerin (KOBİ) iflası ve kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin notunu düşürmesi gibi etmenlere maruz kalan Türkiye ekonomisi, son dönemde sarsıntılı günler geçiriyor. Türkiye ekonomisinin son dönemlerde yaşadığı kötü gidişatı değerlendiren ekonomist-yazar Korkut Boratav, 15 Temmuz sonrası yaşanan siyasi belirsizliğe Moody's'in Türkiyenin kredi puanını düşürmesinin de eklendiğini hatırlattı.
Döviz kurunda yaşanan gelişmelere değinen Boratav, "Üç büyük derecelendirme kuruluşundan ikisi, herhangi bir ülke için 'yatırım yapılamaz' puanı verince, büyük kurumsal yatırımcılar fonlarını o ülkeden uzak tutarlar. Bu etkenler, özellikle Temmuz ve Eylül'de Türkiye'ye dönük dış kaynak hareketlerinde daralmalara yol açtı. Döviz kurunu yükselten ana etken bu gelişmelerdir" dedi.
'Türkiye ekonomisi kronik olarak dışa bağımlı'
Türkiye'nin ılımlı büyüme temposu içinde dahi cari işlem açığı veren ve kronik olarak dış kaynaklara bağımlı bir ekonomiye sahip olduğunu anlatan Boratav, "Bu nedenle emperyalist sistem ihraç ettiği yabancı sermaye hareketlerini daraltınca, Türk ekonomisi sert etkilenir" diye belirtti. Boratav, iç talebin dolayısıyla da milli gelirin genişleme, durgunlaşma ile küçülme ivmelerinin yabancı sermaye hareketlerine bağımlı hale geldiğini kaydetti.
KOBİlerin son dönemde artan iflas ve küçülmesini de değerlendiren Boratav, Türkiye ekonomisinin 2003- 2011 döneminde yüzde 7'yi bulan büyüme oranlarıyla büyüdüğünü ve küçük-orta boy işletmelerin bu büyümeye güvenerek önemli ölçüde borçlanmaya başvurduğunun altını çizdi.
'Öncelikle küçük-orta işyerleri tehdit altına girer'
Boratav, önümüzdeki yıllarda inişli-çıkışlı ancak ortalama olarak yüzde 3,5 civarında kalacak bir büyüme temposunun öngörüldüğünü dile getirerek, şunları aktardı: "Sözünü ettiğim hızlı genişleme ortamları, KOBİlerde aşırı iyimserliğe ve sürdürülemeyecek borçlanma ile gerçekleşen yatırımlara, şirketleşmelere yol açmıştır. Bugünlerde ise iç talep durgunlaşmıştır. Üstelik uzunca ortalamalara bakıldığında ucuzlayan döviz dış rekabete karşı direnmeyi güçlendirmiştir. Son sekiz ayda sanayi sektörü, bir yıl öncesine göre yüzde 2,5 oranında büyümüştür. Ticaret sektörü bu temponun gerisinde kalmıştır. Bu derecede durgunlaşan bir ekonomide öncelikle küçük-orta işyerleri tehdit altına girer."
Son dönemlerde kredi değerlendirme kuruluşlarının Türkiye notunu düşürmesine de değinen Boratav, Moody's Türkiye'nin puanını düşürürken, ekonominin kronik dış kırılganlıklarına ve artan siyasi risklere vurgu yaptığını aktardı.
' 'Not düşürme siyasidir tespiti doğru'
Boratav, "15 Temmuz sonrasındaki yaygın gözaltı uygulamalarının ülkede 'kurumsal zafiyet' yarattığı ve Gülen bağlantılı şirketlerin kayyum altına alınmasının 'özel yatırımların korunması' açısından riskler oluşturduğu açıkça ifade ediliyor. Bu sonuncu uyarı, ayrıca, kapitalizmin temel dayanağı olan mülkiyet haklarına ilişkin bir tehdit algılaması anlamına gelir. AKP çevrelerinin 'not düşürme siyasidir' tespiti, bu nedenle doğrudur" dedi.
'Askeri harcama bütçe açığını arttıracak'
Türkiye'nin içte ve dışta askeri harcamalarının şeffaf olmadığına dikkat çeken Boratav, "Geleneksel, rutin savunma ve güvenlik harcamaları son bir yılda olduğu gibi olağandışı operasyonlar, özellikle de ülke dışına taşan askeri harekât nedeniyle tırmanmış olmalıdır. Bütçeye yansımasını bilemiyoruz" diye belirtti. Merkezi bütçenin savunma kaleminde gerçekleşen artışların, eğitim, sağlık hizmetleri ve altyapı yatırımlarını etkilediğine vurgu yapan Boratav, bütçe açığının da bu durumda artacağını sözlerine ekledi.
"İkinci olasılık AKP iktidarı boyunca ısrarla gözetilen 'ılımlı kamu açığı, düşük oranlı devlet borcu' göstergelerinin bozulması anlamına gelir" diyen Boratav, "Bu göstergeler, uluslararası yatırımcılar için öncelik taşır. Çarpıcı bozulmalar, dış kaynak hareketlerini olumsuz etkiler ve istikrarsızlık yaratan sonuçlara yol açabilir" dedi.
Dış ticaret dengesi
Türkiye'nin 2010-2015 arasında her yıl 52 milyar dolar ile 84 milyar dolar arasında değişen dış ticaret açığı verdiğini hatırlatan Boratav, "Bu açığın bir kısmı başta turizm olmak üzere müteahhitlik ve diğer hizmetler sayesinde telafi edilmiş. Bunları da içeren cari işlemler dengesindeki açıklar ise 32-74 milyar dolar arasında seyretmiştir " değerlendirmesinde bulundu.
Son iki yılda ham petrol fiyatındaki düşüşün dış ticaret açığının önemli ölçüde daralmasına imkan verdiğini belirten Boratav, bunun da uzun vadeli olmadığını ve son aylarda dış ticaret dengesinin yeniden bozulduğunu aktardı. Boratav son olarak, "Ekonominin ağır yapısal sorunlarının başında büyük boyutlu dış ticaret açığı gelmektedir. Bu durum, Türkiye'yi dış kaynak gereksinimlerine mahkum kılmakta; kronik dış bağımlılığın ana nedeni olmaktadır" şeklinde konuştu.
(mk/yk/pu)