‘Enerji politikaları turizme darbe vuruyor'
MERSİN (DİHA) - İskenderun'dan Antalya'ya kadar uzanan HES ve nükleer santraller bölge turizmini dibe çekti. Turizmci Tevfik Ovacık, hükümetin enerji politikalarının Akdeniz turizmine darbe vurduğunu söyledi.
İskenderun Körfezi'nden başlayarak Antalya'ya kadar uzanan Akdeniz kıyısının termik ve nükleer santrallerle enerji ve rant alanına çevrildiği için turizm her geçen gün değer kaybediyor. Turizmciler tablodan oldukça rahatsız. Turizmci Tevfik Ovacık, "İnsan yaşamının tehlikede olduğu bir yere kimse tatile gelmez" dedi. Akdeniz'in en güzel, en temiz bakir koylarında, nükleer ve termik gibi santraller daha yapılmadan psikolojik olarak bölgenin gelişmesini olumsuz etkilediğini söyleyen Ovacık, "Buradan nükleer ve termiğe yapılacak yatırımlar, turizmde kazanılabilecek katma değerle karşılaştırdığımızda kaybımız yani alternatif maliyetimiz çok daha fazla olacaktır" şeklinde konuştu.
'Enerji yatırımları turizme darbedir'
1970'li yıllarda Mersin bölgesindeki turizmin Antalya bölgesinden önde olduğunu ancak kurulan SEKA ağıt fabrikasıyla birlikte katma değer sağlamaktan çok bölgede turizmin gelişmesini engellediğine dikkat çeken Ovacık, SEKA kağıt fabrikasının ardından nükleer santral projesi ve buna benzer birçok enerji yatırımının, hem turizme ciddi bir darbe vurduğunu hem de bölgede bulunan bitki örtüsünü ve insan yaşamını tehlikeye soktuğunu ifade etti.
Turizme yapılan teşvikler çelişki
Bölgenin bir yandan enerji geçiş hattı olarak kullanılmasının planlandığını, diğer yandan da turizm teşviklerinin yapılmasının büyük bir çelişki olduğunu dile getiren Ovacık, enerji projelerinin deniz yapısını da tamamen bozacağını belirterek, HES, nükleer ve termik santraller nedeniyle deniz suyunun daha fazla ısındığını ve balıkların daha derinlere çekildiğini kaydetti. Ovacık, bu nedenle bu projelerin hayata geçmesinin ciddi anlamda felaket getireceğini söyledi.
'En büyük çevre katliamı yapılıyor'
Nükleer ve termik santrallere yapılan yatırımlar deniz tabanına şimdiden zarar verdiğini dile getiren Ovacık, "Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED) düzgün yapılmadığı için deniz tabanına çakılan Fore kazıklarla yeraltı suları tuzlanmıştır. Hiçbir yetkili bunu dikkate almamaktadır. Suyun yaşamda önemi gittikçe önem kazanırken yer altı suyunun tuzlanması hem insan, hem tarım, hem de doğal yaşamı tehdit etme boyutuna getirilmesi bölgede meydan gelmiş en büyük çevre katliamıdır" dedi.
Tarım arazileri de tehlike altında
Mersin, Adana, Osmaniye ve Hatay bölgesinin Türkiye'nin en verimli tarım alanlarını içinde barındırdığını dile getiren Ovacık, "Bölge yılda üç ürün verebilen tarım arazilerine sahiptir. Dünyanın doğal gıda açısından fakirleştiği, insanların dünyada açlıktan öldüğü bu zamanda tarımın önemi daha da güçleniyor. Bölgede tohumculuk tarımın her türlüsü, dağlarında yetişen endemik doğal bitkiler çok daha iyi planlarla kozmetik ve ilaç sanayinde kullanılarak katma değeri yüksek tarımsal ürün yetiştirilebilir" şeklinde konuştu.
(eal/st/rp)