DİHA - Dicle Haber Ajansı

Politika

'Türkiye'nin iç ve dış politikasının toplamı Kürt düşmanlığıdır'

 
20 Ekim
09:07 2016

İZMİR (DİHA) - Suriye ve Irak’ta işgal girişimlerinde bulunan Türkiye’nin dış politikasını değerlendiren HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, Türkiye’nin iç ve dış siyaseti Kürt düşmanlığı üzerine kurulu olduğunu hatırlattı.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit, Türkiye'nin uluslararası güçler ve Irak Hükümetine kabul etmemesine rağmen Musul'a yönelik harekâtta yer almak konusundaki ısrarını değerlendirdi. Türkiye'nin Musul toprakları üzerinde 100 yıla dayalı hesaplarının olduğunu anımsatan Koçyiğit, Türkiye'nin geliştirdiği saldırgan tutumun işgalci bir düşünce olduğuna işaret etti.

'DAİŞ AFAD kamlarında’

Türkiye'nin DAİŞ terörüyle savaşmak gibi bir derdinin olmadığını da hatırlatan Koçyiğit, "Türkiye Irak'ta DAİŞ'e karşı yürütülen mücadelenin içerisinde yer almıyorsa Irak hükümetini suçlamak yerine kendi iç ve dış politikasını gözden geçirmelidir. DAŞ'in Türkiye'de 100'lerce hücre evi var. Yine Türkiye'nin sınırları kevgire dönmüş durumda. DAİŞ'liler akşam sınırdan geçerek savaşıyor. Gündüz dinlenmek ya da tedavi olmak için AFAD kampına geliyor" dedi.

'Türkiye mezhep savaşlarını kızıştırıyor'

Türkiye'nin Ortadoğu’da devam eden mezhep çatışmalarını yatıştırması gerekirken kızıştırdığını sözlerine ekleyen Koçyiğit, "Türkiye'nin Musul'u kurtarmak gibi bir derdi yok. Kendisini Sünni selefi çizginin savunucusu olarak görüyor. Musul'da da selefi çizginin Şiiler karşısında yenilmesini hazmedemiyor. Selefi çizgi sayesinde de Ortadoğu'da egemenlik alanı kuracağına inanıyor. Ancak bunun imkansız bir hayal olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu siyaset ancak mezhep savaşlarını uzatır" diye konuştu.

'Musul çok hassas ve kırılgan’

Musul'un çok etnisiteli, çok dilli, çok dinli bir merkez olmasının yanı sıra dünyanın sayılı enerji yataklarından biri olduğunu da dile getiren Koçyiğit, şöyle devam etti: "Musul Kürt nüfusunun da yoğun olduğu bir kent. Saddam Hüseyin döneminde demografik yapının bilinçli olarak değiştirildiği çok hassas, kırılgan bir kent. Eğer özen gösterilmezse yeni etnik ya da mezhep savaşlarına yol açabilir." Bu noktadan bakınca Peşmergenin Musul operasyonunda yer almasının çok değerli olduğunu sözlerine ekleyen Koçyiğit, "Ortadoğu'da ister ABD'si, ister Rusya'sı Kürt'leri hesabı katmadan adım atamayacağını çok iyi anladılar. Çünkü Kürt halkı Kürdistan'ın dört parçasında da kendi öz gücüyle başta DAİŞ olmak üzere teröre karşı direniyor." diye ifade etti.

'Musul zaferi ABD seçimlerini etkileyecek'

Gelinen noktada Musul'un dünya siyasetini belirlediğine dikkat çeken Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü: "ABD'de seçimler yaklaşıyor. ABD 11 Eylül saldırısından sonra halkını anti-terör propagandasıyla susturdu. Onun için belli aralıklarla teröre karşı zafer kazanması gerekiyor. Musul operasyonun erkene çekilmesi ve ABD'nin güçlü desteğini alması bundandır. Yani Irak'a istikrar getirdiklerini Musul zaferiyle ispatlayacaklar. Ancak Ortadoğu'nun kan gölüne dönme nedeninin de ABD olduğunu unutmamız gerekiyor."

‘Kürtlerin kazanımlarını kabul etmiyor’

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve iktidarının tüm platformlarda Kürtleri mutlak düşman olarak gösterdiğini vurgulayan Koçyiğit, şöyle devam etti: "AKP ve devletin iç ve dış politikasının toplamını Kürt düşmanlığı olarak değerlendirebiliriz. Kürtlerin ilerleyişini engellemek için vermediği taviz kalmadı. Rus uçağından itibaren bütün iddialarından vazgeçerek geri adım attı. Bugün Musul temelinde de bu var." Türkiye'nin Kürt paranoyasının temelinde ise Bakur Kürtlerinin mücadelesi yattığına işaret eden Koçyiğit, "Kürtler Suriye'de statü elde ettiklerinde, Bakur Kürt'lerini ondan daha azına razı edemeyeceğini biliyor. Botan Rojava'nın altında bir statüyü zaten kabul etmez" diyerek iktidarın karşı direnişini özetledi.

'Zulme karşı direneceğiz'

Kürtlerin geçmişte olduğu gibi haksızlıklara karşı sesiz kalmayacaklarını da yineleyen Koçyiğit, şunları söyledi: "90'ların Kürt’ü artık yok. Kürdistan'ı DAİŞ çetelerine ya da başka barbarlara bırakmayacağız. Kentleri yaktı yıktı yinede insanlar kentlerini terk etmedi. Geçmişte olduğu gibi Kürdistan'a kamyonlar yanaşmayacak. Nasıl ki 15 Temmuz da tankların karşısına çıkmak doğru ve meşru ise, bugünde bu zulme karşı durmak en az o kadar meşrudur."

(sy/cnö/sd)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR