Türmen: Demokrasiyi ayağa kaldıralım
İSTANBUL (DİHA) - Kürt sorununa çözüm bulunmadıkça Türkiye'nin demokratikleşmeyeceğini söyleyen Demokrasi İçin Birlik Hareketi Sözcüsü Rıza Türmen, "Şimdi ayaklar altına alınan demokrasiyi ayağa kaldırıp, toprağa dikmeye, sulamaya, kök salmasını sağlamaya gereksinim var" dedi.
Demokrasi İçin Birlik Hareketi Sözcüsü CHP eski Milletvekili Rıza Türmen, İstanbul’da toplanan “Demokrasi İçin Birlik Buluşması"nda konuştu. Birliğin önemine ve Türkiye’deki gelişmelere dikkat çeken Türmen'in konuşmasının satır başları şöyle:
"Demokrasi şölenine hoş geldiniz. Bugünkü toplantımız farklı bir toplantı. Farklı görüşlere, farklı ideolojilere, farklı özelliklere sahip kişileri, gruplarının bir araya geldiği bir toplantı. Ama hepimiz tek bir amaç çerçevesinde toplanmış bulunmaktayız. Bugün hepimiz burada demokrasi için bir demokrasi hareketi başlatmak, demokrasiyi savunmak için buradayız. Bugün Türkiye'de demokrasinin savunulması ciddi bir gereksinimdir.
Demokrasi krizi darbe girişiminden önce başladı
Türkiye'de demokrasi büyük bir kriz içinde, demokrasi krizi 15 Temmuz darbe girişiminden önce başladı. Ama 15 Temmuz'dan sonra bu kriz derinleşti. 15 Temmuz darbesi elbette demokrasiye karşı yapılmış hiçbir meşruiyeti olmayan bir eylemdi. Bundan kurtulmamız, demokrasiye geçiş için bir fırsat olabilirdi. Mevcut demokrasi krizi OHAL döneminde büyüdü, yeni boyutlar kazandı. OHAL meclisi devre dışı bırakıp, hak ve özgürlüklerin askıya alınmasının, darbe ile ilgisi olmayan muhalif seslerin bastırılmasının meşru zemini olarak görüldü. Bu bakımdan 15 Temmuz öncesi ve sonrası arasında bir kopukluktan değil bir süreklilikten söz edilebilinir.
Barışın olmadığı yerde demokrasi yaşayamaz
Bugünün Türkiye savaş, şiddet, kan, baskının egemen olduğu bir Türkiye'dir. Böyle bir ortamda gücün tek bir elde toplandığı, otoriter, tek tipçi, din referanslı yeni bir toplum inşa edilmek istenmektedir. Başkanlık ise bunun anayasal zeminin oluşturacaktır. Barışın olmadığı yerde demokrasi yaşayamaz. Laiklik demokrasinin harcıdır. Bir topluma korkunun egemen olması demokrasinin olmadığının en belirgin ölçütüdür. Şimdi yere atılıp, üzerine hoyratça basılan, ayaklar altına alınan demokrasiyi ayağa kaldırıp, toprağa dikmeye, sulamaya, kök salmasını sağlamaya gereksinim var. Bunu için buradayız.
Kürt sorununa çözüm bulunmadıkça Türkiye demokratikleşmez
Ama Kürt sorununa barışçıl bir çözüm bulunmadıkça Türkiye'nin demokratikleşmesine olanak bulunmadığını da biliyoruz. Biz sadece demokrasiyi değil, aynı zamanda insanı savunuyoruz. İnsanın insanca yaşayabilmesi için sahip olması gereken temel hak ve özgürlükleri savunuyoruz. Hukuk devletini savunuyoruz. Barış içinde yaşama hakkını, özgürlüğü, eşitliği savunuyoruz. Türkiye'de siyasetin savaş ekseninden çıkarılıp, barış eksenine oturtulmasını savunuyoruz. İnsan yaşamının her türlü siyasal çıkardan daha önemli olduğuna, her türlü önceliğe sahip olduğuna inanıyoruz.
Parlamentonun tek yetkisi KHK'leri onaylamak
Bu düşüncelerle yola çıktık. Yola çıkmamızı tetikleyici iki etken var. Birincisi, parlamentonun işlevini yitirmesi. Türkiye'nin giderek demokrasiden uzaklaşmasına, muhalefetin 'dur' diyememesi; siyasal partilere sıkışmış siyasetin anlamsızlaşması, siyasetin siyasetsizleştirilmiş olması. OHAL'den sonra bu büsbütün böyle. Çünkü OHAL ile birlikte yasamanın bütün yetkisi yürütmeye devredildi. Parlamentonun tek yetkisi OHAL KHK'leri onaylamak. Ancak bu yetkiyi kullanmasına bile izin verilmiyor.
Amaç özerk bir siyasal alanının yaratılması
Bu durumda yapılacak en doğru şeyin siyaseti siyaset dışına, parlamento ve siyasal partiler dışına taşımak olduğunu düşündük. Burada siyaset karşıtı bir siyasetten söz etmek doğru olur. Yani bundan anlaşılması gereken siyasetin devlet ve iktidar düzeninden ayrılarak, yeni bir kamusal alanda düzenlenmesidir. Amaç özerk bir siyasal alanının yaratılması ve yeni bir güç merkezi kurulması. Merkezi bürokratik bir devlet geleneğinden gelen Türkiye için bu yeni bir deneyim, yeni siyaset anlayışıdır.
Söz konusu olan farklılıkların birlikteliğidir
Demokrasi için birlik hareketini tetikleyen ikinci etken, demokrasi mücadelesi parçalanmış halde yürütülürse, yerleşik, siyasal düzene hegemonyaya karşı koymakta başarısız olacağı gerçeği. Bu nedenle demokrasiden yana olan bugünkü duruma itirazı olan tüm güçlerin eşit bir biçimde eklemlenmesine gerek var. Burada amaç bir ideolojik birlik sağlamak değil. Her kuruluş ya da kişi ideolojik kimliğini saklı tutarak bu zincire veya ağa katılabilmeli. Zincirin eşit bir halkası ya da ağın bir düğümü olarak. Söz konusu olan farklılıkların birlikteliği. Her katılımcı kendini ortak bir projenin parçası olarak görmeli.
Geçici uzlaşılarla yürüyen bir siyasal süreç oluşturulmalıdır
Farklılıkların birlikteliği önceden konulmuş soyut kurallar ya da sabit bir siyasal program etrafından dayatılmamalıdır. Aynı ilişkiler ağı içinde bir birinden etkileşen, birlikte düşünen gruplar arasında geçici uzlaşılarla yürüyen bir siyasal süreç oluşturulmalıdır.
Bu noktalardan hareketle kurulan DİB ve onun koordinasyon kurulu, Haziran'dan bu yana, başkanı, hiyerarşisi bulunmayan bir merkeze bağlı olmayan, yapay ve özerk bir örgütlenme olarak varlığını sürdürmüştür. DİB'in bu demokratik yapısını bundan sonra da sürdürmenin önem taşıdığını düşünüyorum.
Demokrasi ile bağdaşmayan her işlemin karşısında oluruz
Siyasetin otoriter liderlerin iki dudağından çıkan sözlerle düzenlendiği, fikirlerden çok liderlerin kişiliğinin egemen olduğu siyaset sahnesine, lidersiz, hiyerarşisiz, bir yapay örgütlenme ile çıkmanın Türkiye demokrasisine katkıda bulunacağına, yeni ufuklar açacağına inanıyorum. DİB hiçbir siyasal partinin karşıtı ya da yandaşı değildir. Sadece demokrasiden yanadır. Demokrasiye katkıda bulunan demokrasiyi, insan haklarını, hukuk devletini ileri götüren her işlemi destekleriz. Demokrasi ile bağdaşmayan her işlemin karşısında oluruz.
DİB özerk bir harekettir
Bizim demokrasi anlayışımız katılımcılığa ve çoğulculuğa dayana çağdaş bir demokrasidir. Demokrasiyi seçim sandığına indirgeyerek araçsallaştıran ya da çoğunluğun iradesini 'milli irade' kabul ederek, muhalefete, azınlık görüşlerine yer vermeyen anlayışları reddediyoruz. DİB hiçbir siyasi partinin kanadı altında olmayan özerk bir harekettir. Ancak bugünün Türkiye'sinde gerekli olan radikal bir toplumsal değişim için bir kaynak oluşturulabilir. Bunun için DİB'in tahakküme karşı direnen bir hareketten alternatif üreten bir harekete geçebilmesi önem taşımakta.
Ses kitlelerce benimsendiği oranda etkili olacaktır
Bu toplantının DİB hareketinin ete kemiğe büründüğü bir toplantı olacağını umut ediyorum. Toplantıda ileri sürülen görüşler ve toplantıdan çıkacak sonuçlar DİB'in gelecekteki yapısını oluşturmaya ve çalışmalarına yön verecektir. Ancak bu aşamada önemli olan barış, demokrasi, eşitlik ve özgürlük talebini dile getiren tek ve güçlü bir ses ortaya çıkarabilmektir. Bu ses kitlelerce benimsendiği oranda güçlenecek ve etkili olacaktır.
İktidar karşısında en önemli gücümüz birlikteliğimizdir
Bizim polisimiz, TOMA'mız, tankımız, tüfeğimiz yok. Sulh Ceza Hakimliklerimiz, cezaevlerimiz de yok. Şiddete dayanarak ayakta kalan bir iktidar karşısında en önemli gücümüz birlikteliğimiz, ilkelerimiz ve kolektif direniş kapasitesine sahip olmamızdır. Bu birlikteliği sağladığımızda da yeni bir Türkiye'nin kapılarını açarız."
Buluşma konuşmalarla devam ediyor.
(ekip/za/rp)