Yüksekdağ: Dün bu kadar heyecanlı değillerdi
ANKARA (DİHA) - HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Türkiye’nin DAİŞ’in değil QSD’nin denetimindeki bölgelere saldırdığının altını çizerek, “IŞİD sınırları dümdüz ederken, yurttaşlarımızı katlederken, operasyon yapmak konusunda bu kadar heyecanlı değillerdir” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yüksekdağ, ilk olarak Wan depreminde yaşamını yitirenleri anarak, beş yıl geçmesine rağmen yaşanan mağduriyetin izlerinin halen silinmediğini ve bu zihniyetin bugün halen varlığını sürdüğünü ifade etti. Yüksekdağ, “Beş yıllık zaman içerisinde depremin yaraları sarılmadığı gibi çok geniş bir mağduriyet alanı oluşturuldu” dedi.
‘AKP’nin çalışma alanı yıkıcılık oldu’
Wan halkının siyasi ayrımcılıkla ve mağduriyetle beş yıldır cezalandırıldığını kaydeden Yüksekdağ, “Bugün ne yazık ki Van’da yarattıkları yıkımın onlarca kat fazlasını çeşitli Kürt kentlerinde de yarattılar. Bu siyasi iktidar depremin yıktığından daha fazlasını yıkmayı başardı. Beş yıl önceki Van depreminde kentin yüzde 25’in evinde oturulamaz hale gelmişti. Ama Van’ın komşusu Şırnak’ın bugün yüzde 85’i kullanılmaz hale getirilmiş durumda. Yüksekova yine yıkılmış ve kullanılmaz hale gelmiş durumda. Sayısız Kürt kentini yaşanamaz duruma getirmiştir. Doğal afetlerin yapamadığını siyasi iktidar yapmıştır. Bu dönemde yaşanan acıların hiçbirisinin hesabını vermemiştir ve vermemekte de ayak diretiyor. Bugün yıkım politikasını yine farklı alanlarda yine halkın yaşam alanlarında devam ettiriyor. Dün Şırnak’ta yaşanan yıkımlardan dolayı kent merkezinin civarına çadır kuran halkımızın çadırları yıkıldı. Bugün yıkım halen devam ediyor. Bunun tek bir amacı vardır; siyasi iradesini yıkamadıkları bir halkın evini ve çadırını yıkma siyasetidir. Bu zamana kadar halklarımızın demokratik mücadelesi karşısında yapıcı bir siyaset izlemeyen saray yönetimini tek çalışma alanını yıkıcılıkta tarif etmiştir. Bunlar taş üstüne taş koymaktan anlamaz. Bunların tek bildiği iş yıkmaktır” diye konuştu.
‘Şırnak halkı sürülmek isteniyor’
Şirnex’te (Şırnak) dünden bu yana çadırların valilik kararıyla yıkılmasına tepki gösteren Yüksekdağ, “Eğer benim karşımda direniyorsanız, evinizi başınıza yıkarız diyen bir nefret yaklaşımıdır. Bir siyasi iktidar ancak çaresizliğinden böylesi bir nefret yaklaşımına başvurur. Bugün siyasi iktidar çaresizlikle nefret arasında gidip gelen, savrulan bir merkeze dönüşmüştür. Bu kendi iktidarlarını kurabilecekleri, sürdürebilecekleri bir merkez değildir. Irak’a, Kerkük’e gidin diyorlar. Sizi sürmek istiyoruz demişlerdir. Bir yıldır yaşanılanların tek nedeni kendi topraklarında mülteciye dönüştürmekti. Amaçlarına ulaşmadıkları için bu hırsla da halkımızın yaşam alanlarına saldırıyorlar. Şırnak halkı yaptığınız o enkazın içerisinde dimdik durmaya devam ediyor. Hiçbir yere gitmiyoruz, Ankara’dan da Şırnak’tan da Diyarbakır’dan da hiçbir yere gitmiyoruz. Bu toprakları sizin gibi yıkıcılara terk etmedik, terk etmeyeceğiz. Asla böyle heveslere kapılmayın” dedi.
‘Halkımız hancıdır, siz yolcusunuz’
Yüksekdağ, şöyle devam etti: “Türkiye’de bütün ezilenlerin barış isteğini gidip Türkiye halkları başka bir devlete mi anlatacak. Bu kadar büyük bir inkarcılık üzerinden kurulan politikayı bizlere asla ama asla kabul ettiremezler. Bizler yaşam alanlarımızda direnişimizi sürdüreceğiz, asıl sizler gideceksiniz. Bu topraklarda yaşayan halkımız hancıdır, siz yolcusunuz. Esas sizler misafirsizsiniz, sizler ait olduğunuz tarihin karanlık geçmişine gideceksiniz.”
‘İrademizi kırmayı başaramayacaklar’
Son dönemde artan siyasi soykırım operasyonlarına da tepki gösteren Yüksekdağ, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bir yıl içerisinde 5 binden fazla HDP ve DBP’li gözaltına alındı. Bunlardan bini üzerinde kişi tutuklandı, halen tutuklu bulunuyor. MYK üyelerimiz haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklandı. Atiye Eren, Ankara’da yapılan bir operasyon sonucu gözaltına alındı ve tutuklandı. Sadece Ankara değil, birçok kentte tutuklama operasyonları devam ediyor. Burada yapmak istedikleri tek şey var; siyasi soykırım yoluyla siyaset alanını sadece kendilerinin at oynatacakları bir yere çevirmek istiyorlar. Ama bu meydanı sizlere bırakacak değiliz. Bunu daha önce deneyenler oldu. Cevaplarını aldı. O saldırılardan daha da güçlü olarak çıktı. Bugün de siyasi faaliyetlerimizi kesintiye uğratmanıza izin vermeyeceğiz. Kendilerinin bile inanmadığı iddialarla parti yöneticilerimizi tutuklama yoluyla partimizin iradesini kıracaklarını sanıyorlar. İrademizi kırmayı başaramayacaklar ama onların iradesi çoktan kırılmış. ”
‘Yalan olmadan konuşamazsınız’
Yüksekdağ, bu siyasi soykırım operasyonlarıyla birlikte işkence ve hak ihlallerinin de meşrulaştırılmak istendiğine dikkat çekti. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın “İşkence yok” açıklamalarının yalan olduğunu ifade eden Yüksekdağ, işkencenin muhataplarıyla konuştuklarını belirterek, “Siz yalan olmadan konuşamazsınız” dedi.
‘Darbe girişimi gerçeği karartılmıştır’
Darbe girişiminin üzerinden aylar geçtiğini ve halen karanlıkta kalmaya devam ettiğini belirten Yüksekdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Darbe girişimi gerçeği çarpıtılmış, karartılmıştır. Darbenin siyasi ayağını sorduk. Hükümet kim olacaktı? Darbenin siyasi sözcüleri kimler olacaktı sorusunu soruyoruz. Halen bu soruya cevap vermiyorlar. AKP içerisindeki FETÖ’cüleri soruyoruz. Bu sorunun yanıtını vermemelerinin nedenini çok iyi biliyoruz. Bugün de eğer AKP’den bir tuğla çekerlerse duvar tamamen yıkılır. Başbakan’a sorarsanız AKP içerisinde tek bir isim yok ama gerçeğe bakarsanız hiçte öyle söylemiyor. Gerçeğe bakarsanız kendileri öyle söylemiyor, bugün söylediklerini kendileri inkar ediyor. Sistematik bir şekilde bu yapıyı, birlikte çalıştıkları ayan beyan ortadayken bugün ‘Darbenin siyasi ayağı’ yoktur’ diyerek, durumu kurtarmaya çalışıyorlar. 32 bin kişinin tutuklandığı bir operasyondan bahsediyoruz. Kimi kandırıyorsunuz, bu yalanla kendinizi bile kandıramazsınız. Darbenin siyasi ayağının nerede olduğunu çok iyi biliyorlar, kendi içlerinde olduğunu da çok iyi biliyorlar.”
Başbakan Binalı Yıldırım’ın Afyon’da yaptığı “FETÖ bizim zamanımızda palazlanmadı” açıklamasını da yanıt veren Yüksekdağ, “Başbakan’a sorarsanız, yapmamız gerekeni yaptık, vermemiz gereken bir hesap varsa da hakka veririz diyorlar. Ama hukukun önünde, halkın önünde hesap vermiyorlar. Defteriniz çok kabardı, siciliniz çok kabardı. Bu defter bu tür söylemlerle asla ama asla temizlenemez” dedi.
Okyanus ötesine selam gönderenler…
Yüksekdağ, bu değerlendirmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Okyanus ötesinden destek verenleri selamlıyorum” gibi geçmiş dönemlerde Fetullah Gülen’e destek verdiğini söylediği konuşmalarına dair bir videoyu diyerek, “Fazla söze gerek yok” dedi. Yüksekdağ, şöyle devam etti. “Daha sayısız yere göğe sığdıramayan, birlikte çalışma azmini bütün coşkularıyla ifade ettikleri konuşmalar. Şimdi bu konuşmayı yapanlar ülkeyi yönetmeye devam ediyor. Böyle bir siyasi iktidarın organize bir suç mekanizmasına dönüşen mekanizmanın istikrarı sağlaması mümkün mü?” diye sordu.
‘Başkanlığı alsalar da yıkmaya devam edecekler’
15 Temmuz darbe girişiminin başkanlık süreci için fırsata dönüştürüldüğünü ifade eden Yüksekdağ, “Türkiye’nin şu an istikrara, barışa demokratik bir kurucu iradeye ihtiyacı varken onlar kendi otoriterlerini kurmak için dört dolanıyor. Türkiye toplumun ihtiyacı başkanlık değildir. Türkiye toplumunun talebi başkanlık talebi değildir. Türkiye toplumun çoğunluğu başkanlığa onay vermiyorlar. ‘Yok’ diyorlar, ‘İlle başkanlığa onay vereceksiniz biz öyle ikna olacağız’ diyorlar. Emin olun başkanlığı aldıklarında da durmayacaklar, yine yıkmaya devam edecekler. Bütün muhalefeti tek bir hizada dizmeye devam edecekler. Türkiye toplumu çok daha büyük felaketlerle karşı karşıya kalacak. Biz bu yüzden başından beri ilkesel olarak başkanlığa karşı çıktık. Bunu birisine kin duyduğumuz için ilan etmedik” şeklinde konuştu.
‘HDP’siz anayasa demokrasinin olmayacağı anayasadır’
HDP’nin olmadığı bir anayasa belirleme sürecinin demokrasinin olmadığı bir anayasa olacağının altını çizen Yüksekdağ, “Bundan önce de darbe ile anayasa ile yapıyorlardı. Yıl olmuş 2016 yine darbe ile anayasa yapıyorlar. Ne farkınız var hiç. Sadece apolet kravat farkı var. Türkiye’nin içerisinde halk olan bir anayasaya ihtiyacı var” dedi.
‘Dün bu kadar heyecanlı değillerdi’
Suriye’de DAİŞ’ten daha çok Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD) denetimindeki bölgelere saldırıların olduğunu kaydeden Yüksekdağ, “Bunlar yetmiyormuş gibi Cerablus’a vardık, Rakka’ya kadar gideceğiz. İlle bataklığın en derin yerini bulacağız diyorlar. Dibi bulmak için gidiyorlar, yetmez daha da derine gideceğim diyor. Çok kısa bir süre öncesine kadar Süleyman Şah Türbesi işgal edildiğinde bunu yapmıyordu. Türbeyi güvenli topraklara da Kürt güçleriyle taşıdık. Bugün Kürt halkının Suriye’de demokratik bir statü kazanacağına ramak kalmışken, daha dibe gideceğiz diyorlar. Dün bu kadar telaşlı değillerdi. IŞİD sınırları dümdüz ederken, yurttaşlarımızı katlederken Suriye’de operasyon yapmak konusunda bu kadar heyecanlı değillerdi” diye konuştu.
Yüksekdağ, Türkiye’nin Musul operasyonuna katılmak istemesindeki ısrarının “İlla katliam yapacağım” olduğunu ifade etti.
(hd/rp)