Amed'de kesintisiz direniş
AMED (DİHA) - Amed'de son yaşananları "iradelerine yönelik yeni bir saldırı" dalgası olarak okuyan kent halkı, dünden bu yana ayakta. Belediyenin önünü polisin şiddetli saldırılarına rağmen bir an bile terk etmeyen Amedliler, direnişi kesintisiz sürdürmekte ısrarlı.
Adım adım döşenen başkanlık rejimine uzanan yolun önündeki tek engel konumunda bulunan Kürt siyasetini bastırma hedefiyle hazırlanan "Çöktürme Planı" doğrultusunda yürütülen savaş politikaları kapsamında Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı dün gözaltına alındı. Bugüne kadar Demokratik Bölgeler Partisi'ne (DBP) bağlı 28 belediyeye kayyım atayıp, belediye başkanlarından bazılarını tutuklayan siyasi iktidarın talimatı ile gözaltına alınan her iki isim de, Kürt siyasal hareketinin çok önemli iki ismi.
'Bizim kuşak barış için son fırsattır'
12 Eylül faşist darbesi döneminde Diyarbakır Cezaevi'nde kurulan işkence tezgahlarından geçmiş bir isim olan Gültan Kışanak, Diyarbakır Havalimanı'nda gözaltına alındığında, bu kez 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili Meclis bünyesinden kurulan Araştırma Komisyonu tarafından dinlendiği Ankara'dan dönüyordu. Onun gibi uzun yıllardır Kürt siyasal hareketi içerisinde siyaset yapmış, "KCK Ana Davası" kapsamında cezaevinde kalmış bir diğer isim olan Fırat Anlı'nin "Bizim kuşak barış için son fırsattır, bizden sonraki kuşaklar barış yapmayacak kadar öfkeliler" sözleri ise hala kulaklarda.
Her iki ismin gözaltına almasıyla birlikte eşbaşkanlık yaptıkları Büyükşehir Belediyesi ise, dün akşamdan bu yana polis ablukası altında. Eşbaşkanları gözaltına alan devlet, belediyeye de adeta fiili olarak kayyım atamış durumda.
Belediye önü direnişe sahne oldu
Kışanak ve Anlı'nın gözaltına alındığı haberinin gündeme bomba gibi düşmesiyle birlikte bir anda yükselen tansiyon dünden bu yana düşmüş değil. Bu yönelimin anlamını, bugüne kadar ki tecrübelerden fazlasıyla bilen Kürt siyaseti, belediye yöneticileri ve çalışanları, iradelerine sahip çıkan kent halkı ile birlikte Kışanak ve Anlı'nın serbest bırakılması ve ablukanın kaldırılmasını istedikleri belediyenin önünde dün geceden bu yana direniş halinde. Abluka altındaki belediye binası ise, demir parmaklıklar ve zırhlı araçlarla sarılı durumda.
Müfettişler aniden geri çekildi!
Belediye başkanlarına dönük bu yönelim, aylardır en küçük bir yolsuzluk, usulsüzlük bulmak için belediyeye gönderilen müfettişlerin ardından geldi. Yapılan tüm araştırmalara rağmen bu zamana kadar hiçbir kayda değer bulunamayınca, korsanvari gözaltı için düğmeye basıldı.
Belediyede ve gözaltına alınan her iki ismin evlerinde yapılan aramalarda avukatlara haber verilmemesi üzerine eski Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar ve diğer avukatlar ise bu uygulamaya tepki göstererek, sonrasında aramalara eşlik etmedi.
Belediye çalışanlarından edinilen bilgilere göre ise; eşbaşkanların gözaltına alınmasından birkaç saat önce belediye binasındaki tüm müfettişler birdenbire geri çekildi.
Kent ablukaya alındı
Kışanak ve Anlı'nı gözaltına alınması sonrası belediye binası önüne akın edenlerin sayısı gün ışımasından itibaren arttı. Çocuğundan yaşlısına herkes saat 11.00'de yapılacağı duyurulan açıklamayı protestolarını sürdürerek beklerken, devlet cephesinden de beklenilen bu tepkiler doğrultusunda ilçelerde görevli özel hareket ve çevik kuvvet birimleri kente kaydırılarak, abluka büyütüldü.
Diyarbakır uçağında dikkat çekici rötar
Bununla birlikte dikkat çeken bir diğer durum ise, bu sabah protesto eylemine katılmak üzere Ankara'dan Diyarbakır'a hareket eden HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve bazı partili vekillerin içerisinde bulunduğu uçağın rötar yaparak kente gelişinin gecikmesi oldu. Uçakta yer alan HDP Grup Başkanvekili Çağlar Demirel'e göre uçak rötarı eyleme katılmalarının geciktirilmesi amacıyla bilinçli olarak yapıldı.
Kürt siyasetçiler yerlerde sürüklendi
Belediye önündeki kitlenin ve gösterdikleri tepkilerin büyümesinin önünü kesmek için polis sık sık kitleye müdahalede bulundu. Yapılan sert müdahalede, aralarında HDP'li vekillerin de bulunduğu çok sayıda kişi açık bir şekilde polis terörüne maruz kaldı. Kürt siyasetçilerden biri olan İmralı Heyeti üyesi Ceylan Bağrıyanık ve onu korumaya çalışan diğer bazı isimler polislerce yerlerde sürüklendi. Bu isimlerden bazıları gözaltına alındı. Asıl polis saldırılar ise, sokak aralarında yaşandı.
Bu kez Toyota Land Cruiserler devrede
Son iki yıl içerisinde Kürdistan'da yaşanan kimi sokak infazlarında karşılaşılan Ford Ranger marka araçların yerini, bu kez ellerinde uzun namlulu silahlar, kafalarında ise kar maskeleri bulunan polislerin yer aldığı sivil plakalı Toyota Land Cruiser marka siyah renkli cipler aldı. Arka arkaya dizilmiş olan bu ciplerde yer alan polisler, özellikle belediyeye çıkan ara sokaklarda bulunan çok sayıda genci darp ederek gözaltına aldı.
Polis saldırıları kamuoyundan gizlenmeye çalışıldı
Tüm bu yaşanan polis saldırılarını, o an orada olanların dışında kimse tam anlamıyla öğrenemedi. Muhalif medya organlarının kapısına kilit vurulduğu bir ortamda uygulanan bu şiddet, hükümet medyasının güdümündeki yayın organları tarafından sıradan bir müdahale ya da "Esnaf izinsiz gösteri yapanlara tepki gösterdi" gibi gerçekleri ters yüz eden bir yayıncılıkla haberler servis edildi. Yaşananların kamuoyu tarafından öğrenilmesinin, uygulanan şiddetin yayılmasının önüne geçmek için kentin yanı sıra tüm Kürdistan genelindeki internet şebekeleri de kesildi. Bu nedenle yaşananlar Kürt medyası ya da diğer bazı muhalif yayın organları tarafından da güçlükle kamuoyuna ulaştırılabilindi.
Kesintisiz direniş sürüyor
Uygulanan bu şiddete rağmen iradelerine dönük saldırıyı kabul etmeyen halk, belediye binasının önüne çıkan ara sokakta bekleyişlerini sürdürdü. Kışanak ile Anlı serbest bırakılınca ve belediye binasındaki abluka kaldırılıncaya kadar direnişin devam edeceği, hem Kürt siyasetçiler hem de eşbaşkanlarına sahip çıkan halkın kendisi tarafından ısrarla vurgulanıyor. AKP hükümetinin bu yönelimine güçlü tepki gösterilmemesi halinde gözaltı ve tutuklamaların diğer siyasilere uzanacağı konusunda hemen hemen herkes hemfikir.
Bu nedenle maruz kalınan faşizme karşı atılan her slogan ve gösterilen tepkiler, kökünden dinamitlenmek istenen birlikte yaşam talebinde ısrar edilmesi kadar, Kürtler olarak seçeneksiz olunmadığının da göstergesi oldu.
(öç)